Bosna'da sular çekildi ama acılar dinmedi

Bosna'da sular çekildi ama acılar dinmedi

Son 120 yılın en büyük sel felaketini yaşayan Bosna Hersek'de olayın ardından geçen bir hafta sonunda sular büyük ölçüde çekildi, ancak hayat henüz normele dönemedi.

En büyük yardımı kardeş Türkiye'den alan Bosnalılar, acil olarak gıda, temizlik malzemesi, battaniye, temiz su ve temiz elbiselere ihtiyaç duyuyorlar. Yaşadıklarını ve beklentilerini daha iyi anlayabilmek için Bosnalı Müslümanlarla konuştuk.


Felaketin üzerinden geçen bir hafta sonunda Bosna'nın kuzeyindeki Doboj'dayız. Yüzde 20'sini Müslümanların oluşturduğu Sırp yoğunluklu bölgede Türkiye'den gönderilen yardımları mağdurlara ulaştırmaya çalışıyoruz.

Ancak Dobaj'a ulaşmak hiç de o kadar kolay olmuyor. Normal şartlarda 1.5 ila 2 saatte katedebileceğimiz mesafeyi yıkalan köprüler, çöken asfalt yollar yüzünden ancak 4.5 saatte aşıyoruz. Akşam saatlerinde vardığımız kentte tam bir sessizlik hakim. Bosna Hersek'in iklim özelliklerine göre dizayn edilmiş yüksek çatılı 2 katlı müstakil evlerin bahçelerinde hummalı bir çalışma göze çarpıyor. Aradan geçen 1 hafta sonunda güneş yüzünü göstermiş.. Günlerdir yağmur ve sel suları altında yitirdikleri eşyalarından arta kalan giyim ve mobilyalarını evlerinin bahçelerinde kurutmanın telaşı içinde bölge halkı.

Bir ambar mısırdan geriye 2 kilo mısır kaldı

Kaba inşaatı henüz tamamlanmamış bir evin bahçe çitinden adımızı atıp 'selamün aleyküm' diyoruz. Günlerdik yaşadıkları drama rağmen onca işlerinin arasında sıcak bir karşılamayla buyur ediyorlar bizi. Dost ve kardeş Türkiye'den selam getirdiğimizi öğrendiklerinde yüzlerinde ve seslerindeki samimiyeti hemen fark ediyoruz. Burası topraklarına mısır ekerek geçimini sağlayan Bosnalı Müslüman Ramazan Yorgiç'in evi. Eşi Meryem ile birlikte kendilerine yardıma gelen akrabalarıyla sohbete koyuluyoruz. Sel sonrasında ambardaki mahsülünün neredeyse tamamını kaybeden Ramazan Yorgiç, 'Elimde 2 kilo mısır kaldı, sel suları ambarımdaki bütün ürünümü aldı götürdü. Toprağımızdan geçen sel yüzünden biz ve bizler gibi geçimini çiftçilik ile sağlayan aileler bu felaket yüzünden geleceklerini de kaybettiler. Bizler yapılan gıda ve giyecek yardımları için çok teşekkür ediyoruz. Ancak bizim acil ihtiyaçlarımız kadar önemli olan sorunumuz gelecekte geçimimizi nasıl sağlayacağımızdır. Sizler aracılıyla kardeşlerimizden tarım alanında bizlere getirecekleri çözüm önerilerini bekliyoruz' diyor. Kendisine bu isteğini yetkililere ileteceğimiz sözünü vererek yanlarından ayrılıyoruz.

Kulübede yaşıyorlar

Hemen bitişiğindeki Bacinoviç ailesinin yanındayız şimdi de. Tıpkı Yorgiç ailesi gibi onlar da çok sıcak karşılıyor bizi. Ancak onların durumu bir önceki aileye göre daha vahim. Eşi Saçe ve ortaokul öğrencisi kızlarıyla ansızın yakalanmışlar sele. 'Canımızı zor kurtardık, bırakın eşyalarımızı kurtarmayı.. Kendimizi üst kata atabildiğimiz için ne kadar şükretsek azdır' diyor Hamit Bacinoviç ve ekliyor: 'Sel suları evin 1. katının tamamını neredeyse kaplamıştı, sular çekilince oluşan pislik yüzünden evde artık kalamıyoruz. Eşyalarımızdan kurtarabildiklerimizi kurutmaya çalışıyoruz. Evin bahçesinde bulunan küçük kulübeye sığındık. Burada yatıp-kalkıp, burada yemek yiyiyoruz. Yapılan yardımlar için Müslüman kardeşlerimize şükranlarımızı gönderiyoruz. Sizleri bu zor günlerimizde yanımızda görmek bizlere güç veriyor'

'Soma'nın acısını yüreğimizde hissettik'

Bosna Hersek'e geldiğimiz andan itibaren Türk iye'den geldiğimizi öğrenen neredeyse herkesten Soma'daki kömür faciasının acısına ortak olduklarını, şehitlere Allah'tan rahmet dilediklerini duyduk, dersek abartmış olmayız sanırım. Osmanlı'nın bize en büyük miraslarından biri olan 'tek millet, iki devlet' sloganınını bu coğrafyada da fazlasıyla işitmiş olduk. Buradaki nsanlar son bir hafta içinde yitirdikleri onlarca insanının matemini Soma'dan ayırmamışlar. Soma faciasıdan sonra camilerde mevlitler okutulmuş hatimler indirilmiş. İşte o örneklerden biri; 86 yasindaki Fadil Haciç, ömrü boyunca böyle büyük bir felakete sahitlik etmedigini soylüyor. Esi Rabiya hanim ve 2 kiziyla birlikte evdeyken yakalandiklari felaketin izlerini uzerlerinden yeni yeni atmaya basladiklerini belirten Haciç, Soma'daki facia ile aynı günlede meydana gelen sel felaketinin her iki ülkede de derin üzüntü meydana getirdiğini belirterek, 'Tıpkı Türkiye'deki kardeşlerimizin yaşadığımız sel felaketinde duyduklakları üzüntü gibi, bizler de burada Soma'nın acısını yüreklerimizde hissettik' diyor.

Şehit anasının gözyaşları

Türkiye'den yardımseverlerlerin gönderdikleri malzameleri ihtyaç sahibi Bosnalılara ulaştırmak için İHH yardım ekibiyle sırpların yoğun olarak yaşadığı bir mahalleden geçiyoruz. Yardım minübüsümüzün üzerindeki Türk bayrağını fark eden Sırplar, arabalarıyla yanlarımızdan geçerken kendi dillerinde birşeyler söyleyip 'çentik' işareti yaparak bizleri taciz etmeye çalışıyorlar. Belli ki bu Müslüman dayanışmasından rahatsız olmuşlar, karşılık vermeyerek biz işimize bakıyoruz. 4.5 yıllık mücadele sonunda sırpların tüm engellemelerine rağmen, bulunduları mahalleye camii yaptırmayı başaran Müslüman nüfüsun yaşadığı bir mahalledeyiz şimdi. Şehit anası Hative Avdil ile tanışıyoruz. Oğlunu Sırplarla yapılan savaşta şehit vermiş olan 73 yaşındaki o mübarek ananın elini öpüyoruz. Türkiye'den geldiğimizi duyunca daha da duygulanıyor ve gözyaşlarına boğuluyor. Kendisinden Türkiye'ye aldığımız selam sözüyle ayrılıyoruz.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.