Birliğin sembolü: Urfa Mevlidi

Yarım asırdır süregelen bir gelenek, ihtilal ve inkılâpların etkilemediği, bölünme ve ayrışmaların sarsmadığı, inkıtaa uğratamadığı kadim bir gelenek. Taşrada kendi çapında küçük bir organizasyon olmasına rağmen geçen dönem itibariyle üzerinde ittifak edilebilen bir faaliyet.
Özetle: Nur talebelerinin ilk ve tek ortak faaliyetinin adıdır; Urfa Mevlidi.
Bu yönüyle semboldür; birlik beraberliğin sembolü, kardeşliğin, dostluğun, hakiki dostluğun sembolü.
"Hem madem Risale-i Nur’un mesleği hıllettir. Ve Urfa ise, İbrahim Halilullah’ın bir menzilidir. İnşallah hıllet-i İbrahimliye parlayacaktır.(Said Nursi E.L. Sh.407) diyerek o Aziz Üstad Şanlıurfa’nın bu yönüne işaret etmiştir.
Ortak her faaliyet bir müddet sonra ortak olmaktan uzaklaşmasına rağmen Urfa Mevlidi böyle bir duruma düşmemiştir. Başladığı günden günümüze tüm cemaatlerin ortak bir faaliyeti olma özelliğini sürdürmüştür. Bunun böyle sürüp gitmesinde Urfa’nın ve Urfalının önemli payı vardır.
Urfa bir diğer hususta da ittifak etmiştir. O da 27 Numarada... Üstadın vefat ettiği İpek Palas Otelinin 27 numaralı odasının kullanımında da ittifak etmesini bilmiştir. Yıllardır oradaki ağırlıklı cemaatler bir araya gelir o odanın yıllık kirasını birlikte öder ve yıllardır daha doğrusu başladığı yıldan beri Urfa Mevlidini birlikte yapar, birlikte organize eder, camide bir ve beraber olur, kadim dostlar bu vesile ile bir araya gelir, kucaklaşır, koklaşır kaynaşır ve bir ve beraber olmanın örneğini yaşar yaşatır ve herkese gösterirler. Lisanı halleri ile “bu kabil işlerde birlik olmak mümkündür” mesajını bütün âleme ilan ederler.
Yıl 1975 Urfa Mevlidine ikinci gelişim idi zira bir yıl önce de gelmiştim bu güzelim şehre. Urfa Mevlidine, Üstadın Mevlidine.. Genç yaşımda farklı bir dünya ile karşılaşmıştım. Gelenek ve görenekleri ile giyim kuşamları ile özellikle misafirperverlikleri ile beni büyülemişti. 34 yıl önce mevsim sonbahar, mevlidin ertesi günü Şanlıurfa’dan Adana’ya geçmiş Üniversiteye kaydımı yaptırmıştım. Her iki olayın benim dünyamda önemli yeri vardı ve çakışmıştı. O nedenle de unutmam mümkün değildi. Urfa’yı bana unutturmayan sadece bu iki olay değildi elbet. Bizi hiç tanımayan daha sonra da hiç görmeyecek olan bir aileye misafir olmuş yemeğini yemiş ve orada o gece konaklamıştık. Bize her türlü imkânı seferber etmişti. En güzel yemeklerini yapmıştı. Tertemiz yataklar sermiş bizi ağırlamıştı.
Şanlıurfa bu yönleri ile birinciliği hak ediyor hak etmesine tarihi özelliği ile bağrında yaşattığı değerlerle ve en önemlisi üstlendiği misyonuyla özel olmayı da hak ediyor. Ayrıca, bir huzur kentidir Şanlıurfa, bir barış kenti..
Kısaca, Urfa “taşıyla toprağıyla mübarek olduğu” kadar yaşam biçimiyle, konuşmasıyla, oturup kalkmasıyla yemesi içmesi ve ikram etmesiyle de mübarektir. Ülkenin hiçbir şehrine benzemez. Hiçbir şehir halkı Urfalı kadar misafirperver değildir, Urfalı içtendir samimidir, hasbidir. İbrahim Halilüllahın hemşerisidir. O’nun makamına  layık bir özellik ve güzellik taşır. Said Nursi’yi son yolcuğunda bağrına basmış, misafirperverliğini ona da göstermiştir.
Yani, Urfa “taşıyla toprağı ile mübarek olmayı” her zaman hak etmiştir.
Buyurun bu güzelliği yaşmaya hep beraber ne dersiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.