Birey ve toplum -1

Çağımızda totaliter otoriterler tarafından insanlar sosyal ve siyasal baskılara maruz bırakılarak aynı şekilde düşünmeye ve yaşamaya zorlanmaktadır. Çağdaş olmak için belli bir düşünce ve yaşayış şekli belirlenmiş, böyle olmayanlar çeşitli isimler altında damgalanmışlardır. Bireysel özgürlüğü yakalamış demokratik ülkeler dışında toplumda hâkim olan güçlere ve yönetimde bulunanların bireysel tercihlerine uymayanlar dışlanmakta ve zararlı kimseler olarak görülmektedir. Bazı durumlarda ise güç uygulanarak herkesin kendileri gibi düşünmeye zorlamaktadırlar.

Toplumların gelişim sürecinde bireyselleşme, gruplaşma ve toplumsallaşma olmak üzere üç aşamadan söz edilebilir. İnsanlar vahidiyet yönüyle azay-ı esasiyede birbirine benzerler; ancak ehadiyet yönü ile ferdî özelliklere sahipler. Bu yönü ile her insanın ferdî özellikleri ortaya çıkmaktadır. Yüce Allah her insana ayrı bir özellerde yaratılmıştır. Hiçbir insan bir diğerine benzemez. İnsan vahidiyet yönü ile insan iken, ehadiyet ciheti ile birer bireydir. Kişiye has özellikler, yetenekler, kalıtım, çevre ve kültür birey olmanın olmazsa olmazlarıdır.
Hayat boyu bireyin duygu ve düşüncesinin gelişiminin dengeli bir gelişme kaydetmesi bencillikle ve menfaat düşüncesi ile doğrudan ilintilidir. Bireyin zihnen olgunlaşması özgür bir beslenme zemininin varlığına ve fikrî beslenmenin sağlanabilmesine ve hızına bağlıdır. Bireyin duygusal gelişimi ise aile faktörüne bağlıdır. Her şeyden önce birey başkalarına faydalı olmaya çalışmalıdır ki bencillikten ve nefsanî/duygusal davranışlardan kendisini koruyarak toplumla bütünleşmesini sağlayabilsin.

Duyguları ve düşünceleri birbirine yakın düşen insanlar ideallerine daha güçlü bir şekilde ulaşabilmek için topluluklar kurarlar. Meslekî gruplar ve cemaatlerin oluşma sürecinin arka planında bu hayati ihtiyaç yatmaktadır. Politize olmamak ve marjinalleşmemek şartıyla toplum içinde gruplaşmanın büyük faydası vardır. Bireyler organları oluşturan hücrelere benzerler. Toplumu meydana getiren organlar ise yüksek idealler etrafında buluşarak bir araya gelen bireylerden müteşekkildir. Sosyal hayatta farklılığın işlevsel birlikteliği, bireylerin cemaatler etrafında bir araya gelerek oluşturdukları toplulukların rolünü anlaşılır hale getirirler.

Üretime yönelik gruplaşmalar sosyal hareketliliğin hızlanmasını netice verir. Toplumun maddi kalkınması bireylerin üretime yönelik gruplaşmalarının yüksek oranda gelişimine bağlıdır. Mesleki gruplaşmalar ve fikrî gruplaşmalar da toplum için gereklidir. Meslekî gruplaşmalar mesleklerin gelişimine, fikrî gruplaşmalar da toplumun nitelikli bir toplum olmasına büyük katı sağlarlar.

Kâinattaki bütün varlıklar kemerli binalardaki taşlar gibi birbirine omuz omuza vererek, birbirlerini destekleyerek ayakta dururlar. Kâinattaki varlıklar menfaat düşüncesinden ziyade yardımlaşma ile ayakta dururlar. Varlığı oluşturan unsurlardan birini çekseniz veya menfaatini düşünseniz o kemerli ve kubbeli bina çöker. Toplumlar da böyledir. Toplumu veya topluluğu meydana getiren bireyler ve fertler ne derece sağlam ve nitelikli olurlarsa diğerlerine o derece yardımcı olurlar.

Bireyler arasında taklitçilik dışında birlik imkânsızdır. Fıtratların ayrı olması, farklı kabiliyetler ve algılama şekillerinin farklılığı ihtilafı kaçınılmaz kılar. Bunun için bireyler farklılıklarını kaybetmeden bir araya gelebilmelidirler. Bu durumda ayrışma sebebi olmayan farklılıkları öne çıkaran bir birliktelik yerine, benzer yönleri öne çıkaran bir birliktelik insanları bir araya getirir ve getirmelidir. Bireylerin farklılıklardan oluşan ihtilafını ortadan kaldıracak olan feragat ve fedakârlık duygusudur. Feragat ve fedakârlık ise bireyin hür iradesi ile aşılan bir husustur. Feragat ve fedakârlık şefkat ve merhamet gibi derin duyguların ve yüksek ideallerin sonucudur. Nitelikli birlikteliğin yolu, yüksek nitelikli idealler ve derin duygularla bireylerin kendilerini aşabilmelerinden geçmektedir.

Sosyal hayatta birliktelikler iki şekilde oluşur. Birincisi, menfaat birliği; ikincisi ise ideal birlikteliğidir. Menfaat birlikteliği ile ideal birlikteliği arasındaki fark şudur ki, menfaat birlikteliğinde krizler ve riskler ortaya çıkınca çıkarlar ortadan kalktığı için bu birliktelik ani olarak ortadan kalkar. İdeallerin bir araya getirdiği topluluklarda ise bunalımlar ve krizler her bireyin kendisini idealin tek başına taşıyıcısı olarak görmesi ile sonuçlanır. Bu durumda da topluluk dağılmaktan çok fiziksel ve fikrî olarak toparlanma sürecine girer ve bu süreç topluluğu oluşturan bireylerin kenetlenmesine sebep olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.