Bir rüya gerçeği

Bir tepemiz vardı, köyümüzün yanı başında. Tepenin üzerinde fazla yeşillik yoktu ama beyaz kayaları, kahverengi toprağı vardı. Küçücük yaşlarda dahi arkadaşlarımla tepeye çıkardık ve sularımızla tepenin kahverengi toprağını yoğururduk. Çamurdan arabalar, kaplar yapardık. O kadar zevkli olurdu ki çamurdan arabalar yapmak, oyuncak arabalar yerine onlarla oynamak. Bir çocuktan duymuştum, şehirde o kadar çok oyuncak araba varmış ki insanlar bazen oyuncakları çöpe bile atıyormuş. Ne kadar garipsemiştim bizim hayalimizdeki oyuncaklar bir yerlerde çöpe atılıyor diye ve ilk defa şehre gitmek istemiştim.

Bir gece rüyamda köyün tepesinden komando askerlerin köye koştuğunu gördüm, kızgındılar, köye doğru koşuyorlardı. Birilerinin onları kızdırmalarına üzgündüm ve köyde de artık bir değişiklik vardı. Köye oyuncak arabaları beklerken gerçek arabalar daha sık gidip gelmeye başladı ve bir gün bizde birçok aile gibi gerçek arabalara binip göç ettik köyümüzden belki de oyuncak arabaların olduğu şehre.

Birçok aile gibi hicret etmiştik doğudan batıya. Uzun süren otobüs yolculuğunun sonlarına doğru ilk defa denizi görünce hayrette kaldım ve yıllar sonra kalbim bu anıyı her hatırlayışında dile gelir: “Ey yeni şehir, deniz tanıştırmıştı ikimizi bir sıcak günde. Doğudan doğduğum yerden gelen otobüsümüzle dönünce dönemeci uçsuz bucaksız mavi bir su görünce fark ettim bir yerden ayrıldığımı ve yeni bir yere vardığımı.”

Oyuncak hayallerim ardımdaydı ve yeni bir hayat beliriyordu gözlerimde.

(AD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.