M. Maruf ÖZÜLKÜ

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Bir fotoğraf okuma denemesi…

Bediüzzaman 1952 yılında Gençlik Rehberi davası dolayısıyla İstanbul’a gelir. Bu tarihlerde Fatih Camii avlusunda çekilen bir fotoğrafı vardır. Bu resmi birlikte okumaya çalışalım.

-Fotoğraftaki adam, eza, hapis, sürgünlerden nefret yüklü olan düşmanlarına intikam besleyen biri olarak mı görünmektedir?

-Hayır. Şahsına yapılanları önemsemeyen imanlarını kurtarmaları halinde hakkını helal ettiğini söyleyen mesleğini, “muhabbete muhabbet adavete adavet” olarak açıklayan kendisini ve talebelerini “muhabbet fedaisi” olarak açıklayan adamın haletini aksettirmektedir.

saidnursifatihcami.jpeg -Fotoğraftaki adam, eserlerinden çok kendini ön plana çıkaran hürmet isteyen bir kişilik mi aksettiriyor?

Hayır. Talebelerine yazdığı mektuplarında kendisini “pürkusur kardeşiniz Said Nursi” diye imza atan, kendisi eserleri yüzlerce kez okuyan ve “onlar benim malım değil Kuran’ın malıdır” diyen, şahsına teveccüh edenlere ya da bir şey umanlara eserleri ziyaret adresi olarak gösteren ve “Ben kendimi beğenmiyorum beni beğenenleri de beğenmiyorum” diyen bir duruş ortaya koymaktadır.

-Bu fotoğrafta 35 yıl sürgün hayatı yaşamış bundan mütevellit çökmüş hayattan bezmiş bir insan mı görüyoruz?

Hayır. “Ehl-i dünyanın hükmü var, şevketi var, kuvveti varsa; Kuran’ın feyziyle hadiminin de; şaşırmaz ilmi, susmaz sözü vardır; Yanılmaz kalbi, sönmez nuru vardır” diye ifade ettiği bir donanıma sahiptir.

-Bu fotoğrafta kendisine teklif edilen makamları reddetmiş, uzlaşma önerilerini elinin tersiyle itmiş, hakkı her yerde söylemiş ama bunun sonucunda çile çekmiş bir adamın pişmanlığı mı var?

Hayır. “Dünyaları teptim, makamları reddettim ama şükürler olsun nurlar her yerde inkışaf etti. Risale i Nur Anadolu’nun sinesine yerleşmiştir. Hiçbir kuvvet onu söküp atamayacak. Küfrün beli kırılmıştır”  diyen adamın kararlılığı var?

-Bu fotoğraftaki adamın gözlerine bakın, iyi şeyler yaptık ama zaman değişti bizden geçti anlamında mı bakıyor?

Hayır. “Ümitvar olun istikbal inkılabatının içinde en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacak” ve “Fenlerin hükümferma olduğu istikbalde tüm fenlerin seyidi olan Kuran hükmedecek” diye geleceğe projektör tutan bir bilginin ışıltısı var gözlerinde.

-Bu fotoğraftaki adam, arkasından gelen talebelerinden ve hizmetlerden ümidini kesmiş gibi mi görünüyor?

Hayır. “Acele ettim kışta geldim sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz” diyen Rus’un intibahından Avrupa’nın İslamiyete hamile olduğuna kahraman ordunun dizginini kurtaracağına kadar bir dizi fütühatı ifade eden bir adam var.

-Fotoğraftaki adam, Tahir Paşa konağında “Kuran’ın sönmez ve söndürülmez nur olduğunu tüm dünyaya ispat edeceğim” diyen ama dediğini yapamayan adam gibi mi duruyor?

Hayır. Kuran hakikatlerini asrın idrakine göre anlatan iman esaslarını iki kere iki dört eder katiyetinde anlatan haşri yarın sabah uyanmamız ne kadar kesin ise o kadar kesin diye izah ve ispat eden ona kadar sadece nakli olan kader meselesini aklen izah ve ispat eden hülasa davasını başarmış bir İslam âlimi duruyor.

Bediüzzaman’ın bu fotoğraftaki manasını okumaya çalıştığımızda; hem kararlılık hem tevazu, sadelik ile birlikte izzet-vakar,  muhabbet inikası ile birlikte kahramanane bir eda, İslami davranış ile birlikte insani bir sesleniş iradesini hissedebiliriz. Fotoğrafına daha derin bakarsanız yani eserleri sergüzeşt i hayatı ve manevi vazifesi ekseninde bakarsanız birçok ifadeyi buradan çıkarmak mümkündür.

SABRIN ZİRVESİ: SADECE RIZA YI İLAHİ

Sabır ve metanet iman merkezli kavramlar olup, ahirete iman, ihlas sırrına dayanmaktadır. İmanın derecesine göre mümin kişi dünyada olup biten hadiselerden az etkilenir, sıkıntılara karşı direnci güçlü olur. Allah’ın rızasını hayatının temel meselesi bilen, “ O razıysa halklar razı olmazsa da olur. O isterse halkları da razı eder” şuuruyla yaşayan insan sabrın zirvesine çıkabilir.

Dünya bir imtihan merkezidir. İmtihanı en çetin geçen başta peygamberler olmak üzere ulu kişiler, sahabeler, mücedditler, evliyalar asfiyalar ve ilmiyle amil şahsiyetler ve takva sahibi müminlerdir.  Bediüzzaman Said Nursi de asrımızda yaşayan Peygamber varisi olarak, müceddit, mücahit ve âlim bir şahsiyettir. Sabrına ve metanetine baktığımızda enbiya ve evliyanın duruşunu müşahede ederiz. Şiddetli hayat imtihanını serfiraz olarak noktalayan Bediüzzaman, telif ettiği risalelerle ümmeti ahirzaman fitnelerinden sahil i selamete çıkarmıştır. Bu hizmeti hala devam etmektedir.

Hayatı hapiste sürgünde gözaltı ve baskılarla geçen on dokuz defa zehirle öldürülmek istenen Bediüzzaman, geriye evlad ü iyal, maddi servet, saray ya da köşk bırakmamıştır. Dünyalığı bir sepeti dolduracak kadardır. Manevi mirası ise dünyanın 59 diline çevrilen Risale i Nur Külliyatı ve bu eserle imanını kurtaran toplumun örnek insanı olan sayıları milyonları aşan Nur Talebesi diye isimlendirilen insanlar bırakmıştır.

Sabır, sahip olunan ihlasın, boyutuna göre tezahür eder. Allah’ın rızasını esas sayan bir haletin neticesidir. “Kimin için Allah var onun için her şey var” ve  “Allah’ı tanıyan ve ona itaat eden zindan da olsa bahtiyardır” İşte o “Bahtiyar adam” Bediüzzaman’dır. Çünkü o zindanda olmasına rağmen marifetullah ile huzur u daimi makamında muhabetullah sefasında mesuttur. Dünyanın gıll ü gaşından sıyrılmıştır. Tek meselesi rıza istikametinde hizmetini tamamlamaktır.

Evet, Madem ki Peygamber varisidir o halde, hak ve hakikatin tebliğ ve neşri hususunda, aynen onların tutmuş oldukları yolu takip etmesi lâzımdır.

Elhak o da öyle yapmıştır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum