Bir Ders Önerisi

Kış mevsiminde yaşadığımız güzel havaların birinde eşimle parkta bir yürüyüş yapalım dedik. Bizim gibi düşünen insanlar parkı doldurmuşlardı. Gelenlerin çoğunluğunu gençlerin oluşturduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Neyse bir yer bulup oturduk. Arka tarafımızda birkaç gencin olduğunu ise sonradan fark ettik. Aslında fark edilmeyecek gibi değildi. Yüksek sesle konuşmaları bize kadar geliyordu zaten. Gençlerin hepsi okul öğrencileriydi. Konuşmaları ise tam bir felaket. Kurdukları iki cümleden bir karşı cinsle ilgili diğeri ise tahmin ettiğiniz gibi küfürler. Hem de insanın ağzına almayı bırakın duymaktan hicap ettiği küfürler. Gençler kazandı ve bizi yerimizden ettiler. Eşimle yürürken konu hakkında yorumlar yaptık. Gençlerin ne kadar amaçsız, içi boş yetiştirildiğinden söz ettik.

Yukarıda kısaca özetlediğim olayı içinizde yaşamayan var mı? Veya “Siz abartıyorsunuz hocam. Gençlerimiz gördüğünüz gibi değil. Okullarımızda çok iyi eğitim alıyorlar. Sizin gördükleriniz müstesna.” diyen var mı? Çoğunuzun bana katıldığını düşünüyorum. Bu durum gittikçe de içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Bunca önlem alındığını, eğitimde reformlar yapıldığını söyleyen ağızlar gözleriyle bunları görmüyorlar mı? Kulakları bunları duymuyor mu? Belki de hem görüyorlar hem de duyuyorlar. Ama ne yapacaklarını bilmiyorlar. Biz de ne yapacaklarını bilmiyor tezinden yola çıkarak kendilerine bir önerimiz olacak. Bir ders önerisi. Bakanlık her öğretim kademesine her yıl değişik dersler koymakta ve bunları okutmakta. Öğrenciler hayatları boyunca gerekli gereksiz birçok bilgiler öğrenmekte. Yine de eğitim sisteminden herkes yakınmakta. İşte burada yapacağımız ders önerisi dikkate alınırsa çok şeylerin değişeceğine ben yürekten inanıyorum. Önereceğim ders ünitelendirilerek aşamalı olarak her öğretim kademesinde rahatlıkla okutulabilecek düzeyde kurgulanabilir. Hatta sineması, belgeseli yapılabilecek kadar da berrak bir anlatımı var. Hem de bu dersi verecek gönüllü eğitimcilerin sayısı da oldukça fazla. Bu açıdan devlete de maddi külfet getirmeyecek. Her yönüyle karlı bir iş. Şimdi ders önerisini gerekçeleriyle birlikte ortaya koyalım. Gençlerimiz hayatı ve kainatı doğru bir şekilde sorgulayamıyorlar. Okullarımız ve derslerimiz bu konuda oldukça yetersiz. Gençlerime bu sorgulamaları yaptırmalıyız. Gençlerimize tahkiki imanı kazandıracak sorgulamalar yaptırmalıyız. Onlara dünyaya geliş amacını, onların anlayacağı şekilde izah etmeliyiz. Bunu da en güzel şekilde Bediüzzaman, Ayetül Kübra eserinde yapmıştır. Ayetül Kübra; Risale-i Nur'un parçaları içinde, iman hakikatleri ve tevhidi en sağlam ve en geniş bir tefekkür ile izah ve ispat eden muhteşem bir eserdir. Eser küfür ve şirkin bütün itirazlarını susturmakta ve onlara şans tanımamaktadır. Eser, gençlerimize kainatı dolaştıracak, kainattan Halık’ını sorduracak ve bulduracak niteliktedir. Kısaca eser Kainatın her katmanında gençlere seyahat yaptırıp Halık’ını tanıttıracak mahiyette. Şimdi bu eserin seçmeli ders dahi olarak okutulduğunu düşünelim. Bu eser sayesinde Yaratıcısını her zerrede görebilen gençlerin sayısında bir artış olmaz mı? Halık’ını tanıyan her genç konuşmalarına, davranışlarına dikkat etmez mi? Hayatın amacını sorgulamaz mı? Dünyaya geliş amacını kavramaz mı? Tahkiki imanı elde etmez mi? Bu soruların cevaplarına “Evet” dediğini duyar gibiyim. Ama nedense bunun yapılmaması istenmektedir. Bu tür adımlar hep göz ardı edilmektedir.

Eğitime yön verenler ciddiyetle Bediüzzaman ve eserlerini muhatap almak zorundadırlar. İlk adım olarak Ayetül Kübra eseri bütün ihtişamıyla ortada durmaktadır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum