Bir aç olmak yazısı

Ramazan  ayının şereflendirdiği bir zaman dilimini yaşıyoruz  hamdolsun.
Nuruyla,sabrıyla,tadıyla,huşusu ve teslimiyetiyle öylesine özel,öylesine başka bir zamanın,ışığa uçuşan kelebekleri gibiyiz.

Artık iyiden iyiye, çivisinin çıktığı şu dünyanın, gariban, çaresiz bir o kadar da şaşkın sakinleri olan bizlere ne de güzel yetişti.
Ne de güzel duygularla donattı… ne de lâtif hissiyatla mağrur başımızı secdelerle buluşturdu…

İnsan olmayı, kul olmayı unutuşumuzun derin azabından çekip çıkarıverdi daha ilk teravihle,ilk sahurla.

Yanıbaşımızdaki ormandan gelen börtü-böcek sesleri arasında, masaya uzanırken  yarın aç kalmamak kaygısıyla yemedim lokmaları.

Sahurdaki niyetleniş, çıkmayı umud ettiğin yeni günde aç kalmamak niyetiydi evet…  Bir dilim ekmek,bir yudum su için olamazdı bunca hazırlık,bunca telaş,bunca heyecan…

O Zat-ı Hakim, şu acizi bütün mahlukat içerisinde, kendine muhatap yaptığını kelamıyla, Resulüyle bildirmiş ve ona değerlendirmesi için bu özel zamanı fırsat diye sunmuş ya…işte budur telaşım…işte budur kaygım…işte budur korkum…işte budur açlığım…

Ya saçlarım adedince vazifeler yükleyen Rabbimin huzuruna çıkış günümün beratı olsun istiyorum ve bu arzuyla doymak için yanıyorum.

İnsan olmak, hilkatin meyvesi olmak demektir ya…
Tüm azalarıyla, duygularıyla, icraatı ve fiiliyatıyla ahsen olma yarışıdır ömür dediğimiz şey.

Zaaf ve aczim, fakr ve ihtiyacım, hüzün, elem ve gamlarım, huzura çıktığımda son buluyorsa madem… madem akılla, niyaz ve dua ile nazenin bir sultan oluyorum, halife-i zemin oluyorum… o halde utanmadan, sıkılmadan, nefsimin rağmına ve inadına diyorum ki: Açım…

Nura açım…rızaya açım…kabule açım…huzura, sağlığa, şüküre açım… nezakete, nezafete, temizliğe, anlayışa, sabra açım… iyi niyete, yardımlaşmaya, dostluğa, vefaya açım… aranmaya, hatırlanmaya, sevmeye, merhamete açım…

Belalar, sıkıntılar,acılar,dünyevi imtihanlar dünyaya küstürülmek için ise bunu anlayacak şuura açım… Kur’ani emir ve ölçülerin kimini baş tacı ederken,kimini unutuşumuzun acısını yangından beter hissedişimin çaresine açım.. “Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz.Şu halde içinizden böyle yapanlar,netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar.” (Bakara 85) diyen ayeti okuduğum Ramazanın ilk günü, ne ekmeğe açlığım kaldı,ne suya ihtiyacım.

Ebedi saadetin definesini uzaktan uzağa görüp de,anahtarı bulamayanların açlığı var üzerimde.Bilip,öğrenip,yaşayamayanların mahcubiyeti var.

Ya Rab!
Açlığımızın büyüklüğü nisbetinde bizi doyur.
Şakirane muhabbetle bizi donat,uhrevi neticeler veren ibadetleri nasib eyle.
Cennete layık taamlarla mükafatlandır.

İltifatın büyüklüğündendir…İkramın kudretindir…Açlığımız sana ayandır.
Kalbimizi,nefsimizi ,bedenimizi,duygularımızı  hakikatlerle meşgul etmekle onurlandır.
Uslubumdaki perişanlığı,açlığımın çaresizliğine say.
Bu ay hürmetine,ifade-i meramımı ,makbul olanlardan eyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum