Bilin ki, siz Allah’ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz

Bilin ki, siz Allah’ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Tevbe Sûresi 1-5. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
[Medîne devrinde nâzil olmuştur, 129 âyettir.]

1-(Bu,) Allah ve Resûlünden, kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere (ahidlerini bozduklarından dolayı) bir ihtardır!

2-(Ey müşrikler! Öyleyse ahdinizin bozulduğu şu andan i‘tibâren) artık yeryüzünde dört ay daha dolaşın; ama bilin ki siz, Allah’ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz ve muhakkak ki Allah, kâfirleri rezîl edicidir!

3-Ve Hacc-ı Ekber (en büyük hac) günü Allah ve Resûlünden insanlara bir i‘lândır ki, şübhesiz Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. O hâlde tevbe ederseniz, artık bu sizin için hayırlıdır ve eğer (İslâm’dan) yüz çevirirseniz o takdirde bilin ki, siz Allah’ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz. (Ey Habîbim!) İnkâr edenleri (pek) elemli bir azâb ile müjdele!

4-Ancak kendileriyle andlaşma yaptığınız, sonra da (andlaşma şartlarında) size hiçbir eksiklik yapmamış ve aleyhinizde hiçbir kimseye yardım etmemiş olan müşrikler müstesnâ; artık onlara müddetleri (bite)ne kadar andlaşmalarını tamamlayın! Muhakkak ki Allah, (sözünde durup, haksızlıktan) sakınanları sever.

5-Fakat haram aylar çıktığı zaman, artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın ve kendilerini (kaçmalarını önleyerek) hapsedin; her gözetleme (ve geçit) yerine onlar(ı bulundukları yerden çıkartmamak) için oturun (o kavşakları tutun)! Fakat tevbe ederler, namazı hakkıyla edâ ederler ve zekâtı verirlerse, artık yollarını serbest bırakın! Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.

(1)Bu sûre, tevbenin mâhiyetini ve kabûl edilme şartlarını îzâh ve beyân ettiği için; “Tevbe Sûresi” ismini almıştır. Bu sûrenin meşhur olan diğer bir ismi de “Berâe”dir. Resûlullah Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm emrettiği için, Kur’ân’da başına Besmele yazılmayan tek sûre budur. Hz. Ali radıyallâhü anh: “Besmele emân ve rahmettir. Bu sûre ise harb hakkındadır (harbi emreder). Bunun için Besmele terk edildi!” demiştir. Hz. Osman radıyallâhü anh ise: “Kur’ân-ı Hakîm’den herhangi bir âyet nâzil olduğunda Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm: ‘Bu âyeti falan yere yazınız!’ diye emrederlerdi. Enfâl Sûresinin sonu ile bu sûrenin başında vahiy kâtibliğini ben yaptım. Bana burada ‘Besmele yaz!’ diye emretmedi” dedi. 
Ayrıca Enfâl Sûresi ile bu sûre arasında kuvvetli münâsebet vardır. Bu sebeble Enfâl ve Tevbe sûreleri hakkında sahâbelerden bir kısmı (radıyallâhü anhüm ecmaîn): “Bunlar bir sûredir”, bir kısmı da: “Ayrı birer sûredir” demişlerdir. Enfâl Sûresinin arkasından ara vermeden Kur’ân okumaya devâm edildiğinde, bu sûrenin başında ayrıca besmele çekilmez. (Râzî, c. 8/15, 223)