Bilim Said Nursi'nin "Cumhuriyetçidirler" sözüne geldi

Bilim Said Nursi'nin "Cumhuriyetçidirler" sözüne geldi

Uzmanlar uzun süren araştırmalar sonucunda hayvanlar aleminin de kendine göre bir demokrasi cumhuriyet anlayışı olduğunu ortaya çıkardı.

Risale Haber - Haber Merkezi

BBC Future'da Jason Goldman tarafından yayınlanan habere göre bilim adamlarının yaptığı araştırmalar Bediüzzaman'ın “Karınca ve arı milletleri, cumhuriyetçidirler” sözünü doğrular nitelikte.

İnsanlar gibi hayvanlar da kolektif kararlar alırlar. Liderlerini seçimle iş başına getirmezler ama nerede yaşayacaklarına, nerede otlanacaklarına dair kararları grup halinde alırlar.

Bazıları bunu sayı çokluğuna göre yapar. Örneğin balarıları ilkbaharın sonlarına doğru kolonileri yuvaların sığmayacak kadar büyüdüğünde iki gruba ayrılır. Kraliçe arı işçi arıların yarısını alarak yeni bir yer bulmak için yuvayı terk eder, diğer arılar da yeni kraliçe arıyla kalır. Ayrılan grup üyeleri geçici bir yer bulup uygun yuva arayışına çıkarlar. Daha sonra keşifçi arılar buldukları alanı yaptıkları danslarla tarif ederler. Sonraki birkaç gün boyunca bazıları 16 saati bulacak kadar danslarını sürdürür. Günler geçtikçe yavaş yavaş konsensüs oluştuğu görülür; fazla destek görmeyen yerler için kampanya yürütmekten vazgeçilir; ya danslarını bırakarak ya da kareografilerini daha popüler yerleri onaylayacak şekilde değiştirirler.

Yani arılar işin çok sayıda bireye dağılması sayesinde karmaşık kararlar verebiliyor. Böylece tek tek izci arılara düşen bilişsel çaba tüm topluluğun verdiği kararın küçük bir bölümüne tekabül ediyor.

Endonezya’daki ormanlarda yaşayan ve meyveyle beslenen makak maymunlarında ise meyve ağaçlarının bulunduğu yeni alanları gruba önermek isteyen maymunlar o yönde birkaç adım yürüyerek dönüp grup üyelerine bakıyor ve onu takip etmek isteyenler ona doğru yöneliyor. Başka maymunlar da kendi önerileri doğrultusunda yürüyor ve oy çokluğuyla bir karar veriliyor.

Tonkean makakları da katı sosyal hiyerarşilerini koruyor, fakat bu tür kararlar alınırken tüm grup üyelerinin söz hakkı oluyor. Yaşına, cinsiyetine ve statüsüne bakılmaksızın her üyenin yön önerme hakkı da bulunuyor. Tersine Rhesus maymunlarında ise karar alanlar daha yaşlı ya da dominant bireylerdir.

Afrika mandalarında ise tipik bir davranış uzmanların dikkatini çekmiş. Mandalar otlama sonrasında bir alanda yatıp dinlenirken dişiler ayağa kalkıp biraz hareket ederek yerlerine çöküyormuş. Önce bacaklarını gerdikleri sanılmış, fakat dikkatle izlenince geri çökmeden önce belli bir hareket yaptıkları, bir yöne doğru dikkatle baktıkları görülmüş. Bu kalkıp bakma ve geri yatma hareketi bir saat boyunca tekrarlanıyormuş. Sürü daha sonra harekete geçtiğinde hepsinin aynı yöne gittiği görülmüş. Yani mandalar aslında tek tek kalkıp gitmek istedikleri yöne doğru bakarak oy kullanıyorlar ve çoğunluğun kararına göre harekete geçiyorlarmış. İki farklı yön eşit sayıda oy aldığında ise sürü gece ikiye bölünüyor, farklı yönlerde otluyor ve sabah tekrar birleşiyormuş.

Tonkean makaklarının tersine Afrika mandalarında sadece dişilerin oy hakkı bulunuyor.

Fakat hayvanların yapmadığı şeylerden biri liderlerini seçmek. Fillerde liderlik otomatik olarak en yaşlı dişiye geçer. Şempanzelerde ise en dominant olarak pozisyonunu koruyan erkek maymun liderdir. Arılarda dişi arılardan biri doğduğu günlerde yediklerine bağlı olarak kraliçe olur. Fakat işçi arıların da bir parça etkisi vardır. Yani insana en yakın seçim süreci balarılarında görülür denebilir.

Fakat grup halinde kararlar almak insana özgü bir davranış değildir. En küçük işçi arı da, en genç Tonkean maymunu da, en az dominant Afrika mandası da kendi hayatta kalışlarını doğrudan etkileyecek grup kararında eşit söz hakkına sahiptir. Yani demokrasi sadece insana özgü bir olgu değildir.

Bediüzzaman'ın “Karınca ve arı milletleri, cumhuriyetçidirler” sözü ise Tarihçe-i Hayat'ında talebeliği döneminde bir hatırada ortaya çıkar. Siirt Tillo'da meşhur bir türbede bulunduğu sırada Kamus-u Okyanus’u çalışıyordu. Bu çalışmalar sırasında yemeğini küçük kardeşi Mehmed getirirdi. Molla Said yemek içindeki taneleri, kubbenin etrafında bulunan karıncalara vererek, kendisi ekmeğini yemeğin suyuna batırarak kanaat ediyordu.

“Neden dolayı taneleri karıncalara veriyorsun?” denildiğinde,

“Bunlarda hayat-ı içtimaiyeye malikiyet ve fevkalâde vazifeşinaslık ve çalışma bulunduğunu müşahede ettiğim için, cumhuriyetperverliklerine mükâfaten kendilerine muavenet etmek istiyorum” cevabını vermişti. 

Bu hatıra 1935 senesinde Eskişehir Mahkemesinde bir kez daha ortaya çıkmıştır. 

1935’de Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde “Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?” sualine cevaben, “Eskişehir Mahkeme Reisinden başka, daha sizler dünyaya gelmeden benim dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder” diyerek yukarıda zikredilen karınca hâdisesini anlatır ve şöyle der: “Hulefa-yı Raşidîn herbiri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddık-ı Ekber, Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mânâ-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler.”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum