Betondan incir çıkmasının tek izahı bu kelimede

Betondan incir çıkmasının tek izahı bu kelimede

Beton üzerinde büyüyen ve meyve de veren ağaç, görenlerin dikkatini çekiyor. Tek açıklaması ise...

Risale Haber-Haber Merkezi

Samsun’un Çarşamba ilçesinde bir apartmanın 4. katında cephe yüzeyinde büyüyen incir ağacı görenleri hayrete düşürdü.

İlçe merkezi Terme Caddesi'nde yer alan 5 katlı Çiçek Apartmanı'nın 4. katında, sıvanmamış dış cephe yüzeyinde incir ağacı büyüdü. Kiriş yakınında beton üzerinde büyüyen ve meyve de veren ağaç, görenlerin dikkatini çekiyor.

Boyu yaklaşık 2 metreyi bulan incir ağacının betonun içinde nasıl büyüdüğü merak konusu olurken apartman sakinlerinden Ersin Özkurt, yaklaşık 3-4 yıldır ağacın beton üzerinde büyüdüğünü izlediklerini, görenlerin tekrar bakarak bu duruma şaşırdığını anlattı.

Binanın dış cephesinde yetişen ağacın meyvelerinin nasıl toplanacağı düşünülürken apartman sakinleri de incir ağacının betonun içinde daha ne kadar büyüyeceğini merak ediyor. (aa)

BETONDAN İNCİR ANCAK BÖYLE ÇIKAR

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Sözler kitabındaki "Bismillah"ı anlattığı Birinci Söz'de ipek gibi yumuşak köklerin nasıl oluyor da sert taşları çatlatıp arasından çıktığını şöyle izah ediyor:

"Herbir bostan “Bismillâh” der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar “Bismillâh” der, rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar. Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları “Bismillâh” der, sert taş ve toprağı deler, geçer. “Allah namına, Rahmân namına” der; herşey ona musahhar olur.

"Evet, havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle intişar etmesi ve yeraltında yemiş vermesi, hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi  فَقُلْناَ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ (Bir zaman da Mûsâ, kavmi için su arayıp Allah’a yalvarmıştı.) ‘Vur asânı taşa’ buyurduk.” Bakara Sûresi, 2:60) emrine imtisal ederek taşları şak eder.

Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı  يَا نَارُ كُونِى بَرْداً وَسَلاَماً (Biz ateşe şöyle ferman ettik:) ‘Ey ateş, serin ve selâmetli ol.” Enbiyâ Sûresi, 21:69)  âyetini okuyorlar.

Madem her şey mânen “Bismillâh” der; Allah namına, Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi “Bismillâh” demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum