Besmele ile kesilmemiş hayvanlardan yemeyin! Çünkü o gerçekten bir isyandır!

Besmele ile kesilmemiş hayvanlardan yemeyin! Çünkü o gerçekten bir isyandır!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Sûresi 118-121. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

118-Eğer O’nun âyetlerine îmân eden kimseler iseniz, artık üzerine Allah’ın ismi zikredilmiş olan (besmele ile kesilmiş hayvan)lardan yiyin!

119-Kendisine mecbur kaldığınız (ölmeyecek kadar yemek zorunda olduğunuz) şeyler müstesnâ olmak üzere, (Rabbiniz) üzerinize haram kıldığı şeyleri gerçekten size iyice açıkladığı hâlde, üzerine Allah’ın ismi zikredilmiş olan (besmele ile kesilmiş hayvan)lardan neden yemeyesiniz? Hiç şübhesiz birçokları, bilgisizce kendi (nefsî) arzularıyla (insanları) açıkça saptırıyorlar. Muhakkak ki haddi aşanları gerçekten en iyi bilen ancak O Rabbindir.

120-Günâhın açığını da gizlisini de bırakın! Şübhe yok ki günah kazananlar, işlemekte oldukları (günahlar) sebebiyle yakında cezâlandırılacaklardır!

121-Ve üzerine Allah’ın ismi anılmamış olan (besmele ile kesilmemiş hayvan)lardan yemeyin!(1) Çünkü o gerçekten bir isyandır! Ve şüphesiz ki şeytanlar, dostlarına (helâl haram hakkında) sizinle mücâdele etmeleri için elbette telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki (haramı helâl saymakla) siz de elbette müşrik kimselersinizdir.

(1)“Esbâb-ı zâhiriye (görünüşteki sebebler) eliyle gelen ni‘metleri, o esbab (sebebler) hesâbına almamak gerektir. Eğer o sebeb ihtiyâr (irâde) sâhibi değilse, meselâ hayvan ve ağaç gibi, doğrudan doğruya o ni‘meti Cenâb-ı Hakk hesâbına verir. Mâdem o, lisân-ı hâliyle بِسْمِ اللّٰهِ der, sana verir. Sen de Allah hesâbına olarak بِسْمِ اللّٰهِ de, al. Eğer o sebeb ihtiyâr sâhibi ise, o بِسْمِ اللّٰهِ demeli, sonra ondan al. Yoksa alma! Çünki, وَلَا تَاْكُلُوا مُمَّالَمْ يَذْكَرُاسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ [Üzerine Allah’ın ismi anılmamış olan (besmele ile kesilmemiş hayvan)lardan yemeyin!] âyetinin ma‘nâ-yı sarîhinden (açık ma‘nâsından) başka bir ma‘nây-ı işârîsi (işâretle anlattığı bir ma‘nâsı da) şudur ki: ‘Mün‘im-i Hakīkī’yi (hakīkī ni‘met verici olan Allah’ı) hatıra getirmeyen ve O’nun nâmıyla verilmeyen ni‘meti yemeyiniz’, demektir. O hâlde hem veren بِسْمِ اللّٰهِ demeli hem alan بِسْمِ اللّٰهِ demeli. Eğer veren بِسْمِ اللّٰهِ demiyorsa, fakat sen de almaya muhtaç isen sen بِسْمِ اللّٰهِ de; verenin başının üstünde rahmet-i İlâhiyenin elini gör. Şükür ile öp. Ondan al.” (Lem‘alar, 17. Lem‘a, 139-140)