Ben daha Müslümanım diyen işgalci Napolyon'un hezimeti

Ben daha Müslümanım diyen işgalci Napolyon'un hezimeti

Din istismarının tarihteki en unutulmaz örneklerinden biri, Napolyon Bonapart’a aittir.

Risale Haber - Haber Merkezi

Fransa'da yaşanan olaylar üzerine Fransa ve İslmaiyet dendiğinde aklıma Napolyon'un İslamiyeti istismar edişi aklıma geliyor diyen Tarihçi - yazar Murat Bardakçı Habertürk'teki yazısında Napolyon'un Mısır işgalini anlattı. 

Murat Bardakçı'nın yazısının ilgili kısmı şöyle:
1798’de Mısır’ı işgal eden Napolyon halka dağıttığı bildirilerde “Ben de Müslümanım, peygambere ve Kur’an’a büyük hürmet gösteriyorum” demişti.

“Fransa ve İslamiyet” dendiğinde benim ilk hatırladığım, Napolyon Bonapart’ın Müslümanlığı istismar edişidir. 1798’de Mısır’ı işgal eden Napolyon halkın direnişinin önüne geçebilmek için bildiriler dağıtmış ve“Müslüman olduğunu” duyurmuştu. Bildirisinde “Ben, Allah’a Memlükler’den daha fazla inanıyorum, peygambere hayranım, Kur’an-ı Kerim’e de büyük hürmet gösteriyorum” demişti.

PARİS’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya karşı bundan üç hafta önce girişilen ve 12 kişinin katledildiği saldırı, senelerden buyana devam eden bir tartışmayı yeniden gündeme getirdi: İslam’ın terör ve şiddetle bağlantısı olduğu iddiasını...

Fransızlar ve Batı dünyası “İslamiyet’in, bünyesinde terörü barındırdığı” gibisinden bir iddiayı ortaya gerçi açıkça atmadılar ama New York’ta 2001’de yaşanan 11 Eylül saldırılarının ardından beliren bu düşünce, zihinlerden daha çok uzun bir müddet silinmeyecek gibi...

NEREDEN NEREYE?

Fransız tarihinin en önemli isimlerinden birinin bundan iki asır önce politik ve askerî maksatlarla İslamiyet’in lehinde ettiği bazı sözleri ve üstelik “Ben de Müslümanım” şeklindeki yalanlarını şayet biliyor iseniz, siz de benim gibi “İki yüz sene içerisinde nereden nereye gelindi?” diye düşünebilisiniz.

Fransa’nın hem imparatoru, hem de çok önemli bir askeri olan Napolyon Bonapart’tan ve 1798’de Mısır’ı işgale kalkışması sırasında Müslüman olduğunu iddia edişinden bahsediyorum...

Napolyon'un Ben de Müslümanım dediği bildiri Yıldızı 1789’daki ihtilâlin ardından parlayan Napolyon Bonapart yerini sağlamlaştırabilmek için o devirde Osmanlı İmparatorluğu’na ait bulunan Mısır’ın işgali fikrini gündeme getirmişti. İşgal sayesinde İngiltere’nin Hindistan yolu üzerindeki kontrolüne son vermeyi ve Mısır gibi hem zengin hem de stratejik bir bölgeyi kontrol altına almayı hayâl ediyordu.

19 Mayıs 1798 sabahı Toulon’dan demir alan 600 gemilik Fransız donanması, 40 bin asker ile 1 Temmuz sabahı İskenderiye önlerine ulaştı. Napolyon, askerlerine yol boyunca “Mısır’ın halkı Müslüman’dır. İnançlarına ve âdetlerine hürmet edin” demişti. İstanbul’un tayin ettiği Mısır Valisi Ebubekir Paşa’nın işgal karşısında yapacağı pek birşey yoktu. Mısır, o dönemde Osmanlı toprağı idi ama askerî güç, ülkeye asırlardır hâkim olan Memlükler’in elinde idi ve Memlük kuvvetleri de Napolyon’un askerleri karşısında bir hayli zayıf kalıyordu.

Napolyon’un karaya çıktıktan sonraki ilk işi, gemide hazırlatmış olduğu Arapça bir beyannameyi halka dağıttırmak oldu.

 

 

Napolyon'un ben de müslümanım dediği bildiri

‘MISIR, ÇİFTLİK DEĞİLDİR’!

Beyannamede şöyle deniyordu: 
“Kafkas dağlarından ve Gürcistan’dan getirilmiş olan Memlükler, dünyanın bu en güzel yerini çoktan beridir zulüm altında tutuyorlar fakat her şeye kadir olan Allah artık bu hükümranlığın son bulmasını emretti.

Ey Mısırlılar! Size, benim buraya dininizi yıkmak için geldiğim söylenecektir. Bu açık bir yalandır, inanmayınız. Zalimlere benim buraya gaspedilmiş haklarınızı iade için geldiğimi, Allah’a Memlükler’den daha fazla inandığımı ve Hazreti Muhammed ile hayranlığımı celbeden Kur’an-ı Kerim’e hürmetkâr olduğumu söyleyiniz. Nerede verimli arazi, kıymetli elbiseler, güzel esirler ve mükemmel evler varsa, hepsi Memlükler’e ait. Eğer Mısır onların çiftliği ise Allah’ın bunu onlara verdiğine dair tapu senetlerini göstersinler. Allah âdildir ve merhametlidir. İdareye bundan böyle herkes ortak olacak ve mutlu bir şekilde yaşanacak.

Ey şeyhler, imamlar ve diğer önde gelenler! Fransızlar’ın da hakikî birer Müslüman olduklarını ve Osmanlılar’ın şevketli padişahı ile her zaman dost bulunduklarını halkınıza anlatınız. Maksadımız, padişaha âsî olan Memlükler’i ezmektir. Bize hemen destek verecek olanlar müsterih bulunsunlar fakat Memlükler’e katılmaya kalkanların vay haline! Onlar için selâmet yoktur ve dünyadan izleri silinecektir”.

SURİYE BOZGUNU SONU OLDU

Bu bildiri ile halkı yanına çekmeye çalışan Napolyon kısa sürede Memlükler’i mağlup etti ve 22 Temmuz 1798’de Kahire’ye girdi. Halkın direniş göstermemesi için Kahire’de şeyhleri ve camileri ziyaret edip dinî merasimlere de katıldı.

Mısırlılar’ın çoğu bu dinî propagada sayesinde kandırılmıştı ama İngiliz donanması Ebukir limanındaki Fransız donanmasını ânî bir baskınla perişan edince herşey değişti ve Fransızlar’ın anavatanları ile irtibatları kesildi. Osmanlılar da Fransa’ya karşı mücadeleye başlamışlardı ve sadece Mısır ile yetinmeyip Suriye’yi de ele geçirmeye çalışan Napolyon, Akkâ’da büyük bir hezimete uğradı.

Çaresiz kalan Napolyon, takviye birlikler getirmek bahanesiyle kumandayı generallerinden Kleber’e devretti ve 22 Ağustos 1799 gecesi birkaç adamıyla beraber Mısır’dan ayrılıp Fransa’ya döndü. Fransızlar’ın Mısır’daki hâkimiyetleri bir müddet daha devam etti ama 1801’de Kahire’den, aynı senenin Ağustos’unda da İskenderiye’den çekilmek zorunda kaldılar.

İşte, Mısır’ı ve Suriye’yi İslamiyet’i kullanarak işgale kalkışan Napolyon Bonapart’ın yaşadığı ilk hezimetin öyküsü... 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.