Ben Charlie değilim, çünkü onlar İslamofobik

Ben Charlie değilim, çünkü onlar İslamofobik

Fransa'da solun saygın yayın organlarından Le Monde Diplomatique'in önde gelen yazarlarından Alain Gresh, "Ben Charlie değilim, çünkü onlar İslamofobik" dedi.

Osman Kaytazoğlu'nun haberi:

Gresh, Al Jazeera'ye verdiği röportajda, peygamber karikatürü yayınlamanın sorumsuzluk olduğunu söyledi ve nedenlerini açıkladı.

ALAIN GRESH KİMDİR?

1948 Kahire doğumlu Gresh, gençlik yıllarında Paris'e taşındı. Matematik ve Arapça üzerine çalışan Gresh, doktora tezini Filistin Kurtuluş Örgütü üzerine yazdı. Arap Dünyası Enstitüsü'nün yönetim kurulunda da görev yapan Fransız gazeteci, İslam ve Arap Dünyası üzerine çok sayıda kitap ve makale yazdı. Robert Fisk'in hakkında "Ortadoğu'yu en iyi yorumlayan kişi" dediği Gresh, Le Monde Diplomatique dergisi yazarı.

Paris'in Cumhuriyet Meydanı'nda, Charlie Hebdo saldırısında ölenlerin anısına mumlar yakılıyor. Çiçek bırakanlar, kurumuş çiçekleri temizleyenler, saygı duruşunda bulunanlar... Çoğuna göre artık burası ve Charlie Hebdo’nun ofisinin bulunduğu yer Fransa’da ifade özgürlüğünün mabedi.

Ancak sol cenahtan ülke gündemine giren yeni bir tartışma var. Fransız solunun saygın dergisi Le Monde Diplomatique’in yazarlarından Alain Gresh’in de aralarında olduğu bazı gazeteciler, günlük Le Monde gazetesinin yorum sayfalarında, ‘Ben Charlie değilim’ dediler ve birçok neden sıraladılar. 

Kapısında çelik yelekli özel kuvvet polislerinin nöbet tuttuğu Le Monde Diplomatique’in ofisinde konuştuğumuz Alain Gresh, "Ben Charlie değilim, çünkü dergi İslamofobik" diyerek bu tartışmayı başlatanlardan. Yıllardır ülkesinde İslamofobiyle mücadele eden Gresh, “Asla Peygamber karikatürünü yayınlamazdım. Çünkü bu sorumsuzluktur” diyor. 

Charlie Hebdo’ya saldırıdan tam bir gün önce İslamofobi’ye dikkat çeken bir makale yazmıştınız. Saldırı günü neler hissettiniz?

İslamofobi Fransa’da çok eskiden beri var. Yeni bir fenomen değil. Şu an resmi bir kurum mahiyetindeki 50-60 sivil toplum kuruluşundan oluşan ve her yıl bir rapor yayınlayan komisyon tarafından da artık kabul edilen bir olgu bu. 2004’ten beri her yıl rapor yayımlıyor ve "Tam olarak İslamofobi kelimesi olmasa da İslamofobiye benzer bir kavramın varlığını kabul etmek zorundayız" diyor. Fransa’da birçok insan İslamofobi olduğunu reddediyor. İslamofobinin kabul edilmesi önemli, çünkü İslamofobi camilere, başörtülü kadınlara saldırmaktır. İslamofobinin bir parçası Fransa’daki laiklikle bağlantılı. Fransız sekülarizmi farklı, İngiliz sekülarizmi gibi değil.

Türkiye’dekinden de farklı.

Evet,Türkiye’dekinden de farklı. Fransa’da devletin imamların maaşını ödemesi imkansızdır. Fransa solu laiklik adına İslamofobiktir. Laikliğin sol için çok önemli bir değer olduğunu söylerler. Sağ kanat zaten tarihsel olarak laikliğe karşıdır. Bu bayrağı taşıyan sol kanat "Biz laikliği savunmak için faşizmin yeni biçimiyle mücadele ediyoruz falan filan” diyor. Solun solu da olmak üzere bu laiklik anlayışını sol partilerde görüyoruz. Komünist, hatta Troçkistler bile bu konuda bölünmüştür. Charlie Hebdo’ya saldırı yeni bir gerçekliği ortaya çıkardı. Öncelikle halkta duygusal bir durum var. Bence siyasi görüşlerin farklılığının da ötesine geçiyor bu. Siyasi görüşten farksız gösterilere katılım ve Charlie Hebdo’nun yeni sayısını alanların sayısının önemi falan filan... Ama sorun bu duygusallık değil. Çünkü saldırı korkunçtu ve tereddütsüz kınanmalıdır. Bunun sonuçlarına gelince, Müslüman topluma orta vadede ne olacağını söylemek zor. En başta İslamofobik saldırılarda artış oldu. Bu sürecek mi, emin değilim. Ama bu İslamofobiyle mücadelede pek yardımcı olmayacaktır, bu açık.

Yine İslamofobinin işine gelecek olan başka bir durum daha var ki, Fransız toplumunun bundan sonra Müslümanlara nasıl bakacağı. Biz laik bir ülkeyiz. Biz vatandaşların Yahudi, Ateist, Müslüman olup olmadığına bakmayız. Ayrıca Müslümanların yaptığı bir saldırının Müslümanlar tarafından kınandığı bir durum var. Bu tam manasıyla bir çelişki. Müslüman toplumun tutumuna gelirsek, tüm dînî liderler saldırıyı kınadı. Ama genç kuşak arasında bazı sorunlar var. Çünkü birçok nedenle durumu toparlamak zor. Mesela Gazze için hiçbir şey yapmamışken neden Charlie Hebdo için 1 dakika saygı duruşunda bulunduk? Charlie Hebdo kutsal bir şahsiyet olan Peygambere saldırdı. Bu yüzden bazı gençler saygı duruşunu reddetti. Müslümanların kaçı bunu yaptı bilmiyoruz.

Zaten bir kere Fransa’da kaç Müslüman olduğunu bilmiyoruz. Çünkü devlet insanlara dinlerini sormuyor. Verilen sayılar 5-6 milyon civarında. Bu da insanların nereden göç ettiklerine bakılarak söyleniyor. Mali’den gelen, yüzde 99 Müslümandır deniyor. İnsanlara sorduğunuzda 2 milyon kişi kendisini Müslüman olarak tanımlıyor. Bu da bir çelişki. Bir Cezayirli arkadaşım var, kendisi ateisttir. Şarabını içer. Şimdi ben Müslüman Ateistim diyor. Yahudi Ateistim demek gibi. Biliyorsunuz kim Yahudidir bilmek çok güç. Mesela Fransa’da kendisini Yahudi olarak gören birçok kişinin dini bilgisi yoktur. Cemaate katılmak, holokost… Aynı şey. Siz dışardaki insanların gözünde Müslümansınızdır. Jean Paul Sartre’ın dediği gibi "Antisemitiklerin gözünde Yahudisinizdir." Neden bana Müslüman Ateistim diyor. Çünkü, "Ben Cezayir’den gelen diğer insanlarla farklı olduğum için" ya da işte "Bakın ben Fransızım" demek için demiyor bunu. Müslümanlar saldırıya uğruyor o zaman "Ben de Müslümanım" diyor. "Onlarla dayanışma içindeyim" diyor.

Almanya’da insanlara sorduğumda, "Charlie Hebdo’dan önce Ateist olduğum halde İslam karşıtı Pegida’ya karşı çıkmak için ‘Ben de Müslümanım’ diyordum. Ama Charlie Hebdo’dan sonra  aynı soruya üzgün bir suratla 'Bilmiyorum' diyorum" yanıtını aldım. Müslümanlar bu saldırı nedeniyle kendilerine destek olan sol, ateist, anarşistlerin desteğini kaybeder mi?

Ben İslamofobiye karşı çok aktif biriyim. Bir kuruluşumuz var. Orada partilere mensup olmayan solun solundan da insanlar var. Bir zorlukla karşı karşıyayız, bu kesin. Ama militanca bir saldırıyla karşı karşıya değiliz. Zaten çok önceden beri bize saldırıyorlar. Ama Müslümanları destekleyenler azınlıkta değil. Çoğu kendinden emin durumda. Ama saldırının olumsuz sonuçları olacak, elimizden ne gelir ki?

"Peygamber karikatürü yayınlamak sorumsuzluktur"

Başka bir tartışma da saldırının arka planı. Bu sadece karikatürler nedeniyle mi oldu?

Le Monde’da benim gibi, "Ben Charlie’yim" demeyi reddeden insanların makalelerinin bulunduğu 2 sayfalık bir bölüm var. Ben "Ben Charlie’yim" demeyi reddediyorum. Ben Charlie değilim.

Neden?

Çünkü, bence Charlie Hebdo İslamofobik bir dergi. Ben daha önce de onları eleştirdim. Elbette ki saldırıyı hiç tereddütsüz kınıyorum. Ben Charlie değilim. Yarın Le Figaro’ya saldırı olsa tabii ki bunu da kınarım ama ben Le Figaro değilim. Çünkü gayet İslamofobik bir siyasi çizgiyi takip ediyor. Dolayısıyla ben bir gazeteyle dayanışma hissetmem, ben hayatını kaybedenlerle dayanışırım. Çünkü bu ifade özgürlüğüne saldırıdır. Mesela ben asla Peygamber karikatürü yayımlamazdım. Evet, yasalar bana bu izni veriyor ama bence bu sorumsuzluktur. Çünkü Fransa’da Müslümanların durumuyla ilgili eleştirilecek o kadar çok önemli şey varken toplumun bazı konularda en hassas, en zayıf, en yoksul kesimine saldırıyorsunuz.

Al-Jazeera

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.