Risale Haber-Haber Merkezi

İşadamı Mehmet Emin Değer, Bediüzzaman'ın soyağacı çalışmasını eleştirdi.
Değer'in açıklaması şöyle:

Milliyetçilik  fikrinin revaçta olduğu,  Bediüzzaman’ın ve fikriyatının  kabul gördüğü bir dönemde bilinen bir olayı sanki yeni keşfedilmiş gibi basın toplantısıyla yapılmasını çok şık görmediğimi ifade etmek istiyorum.

Bediüzzamanın Seyyidliğini bildiğimiz halde Hiyali aşiretine ve Seyyidliği’ne mensubiyetin yeni öğrendiğimi itiraf etmek isterim. Bizim dedelerimizde takriben 300-350 sene önce Musul Hiyali aşiretinden gelme ve Seyyid olduğu tescillidir. Bizim Irak ve Suriye'deki akrabalarımızla hiç bağımız kopmamıştır. Şu anda Hiyaliyi’nin başındaki Yunus Ağa (ki amca zademizdir) 88 yaşında ve sürekli görüşme halindeyiz. Bizim Doğu ve Güneydoğu Coğrafyamız da  Seyyidler’in çokluğundan bahsedilir. Fakat 400 seneye yakındır Kürt bir coğrafyada ve Kürtçe konuşan bir topluluğa mensubuz. Kendimizi Kürt görüyor ve kabul ediyoruz. 1995 yılında birkaç günlük tefrika halinde Yeni Asya Gazetesinde Cevher İlhanla ve Bekir Gönüllü ile ziyaret ettiğimiz Musul da ki akrabalarla yani Hiyaliy’in aşiretinin lideri ile  ilgili yayınlar  yapıldı. Bu hadise gündeme geldiğinde Iraktaki Hiyali aşiretinin lideri olan Yunus Yahya (Ağayı) aradım. Aldığım malumat şudur, takriben 300  sene önce Hiyal köyünde Yezidilerle Seyitler arasında  bir çatışması çıkmıştır.

Birçok Seyyid Yezidiler  tarafından öldürülmüştür. Bu hadisler üzerine Musul’un Kuzey Batısında bulunan Hiyali köyünden %90 Musul’a göçmüştür. Bir ikisi Mardin köyüne yerleşmiş, bunlardan biriside Midyat’a Gitmiştir. Bir kısmı Suriye’ye göç etmiştir Suriye de ki akrabalarımızın lakabı Geylanidir. Bir kısmı da Bağdat ve çevresine  ,bir kısmı da Ürdün’e yerleşmiştir. Şeyh Micvel ve Şeyh Ahmet  gibi zatlar benim küçüklüğümde gelmiş bir hafta bizde kalmışlardı. Tahminimize göre Bediüzzaman nın dedeleri Hiyali Köyüne yakın Cizre ye yerleşmiştir. Oradan da Bitlis’e İrşad Maksudiye gitmişlerdir. Şimdilerde gidiş geliş mevcuttur. Türkiye’den defalarca Musul ziyaretimizde hep beraber olduğumuz arkadaşlarla bizi misafir etmişlerdir. Bir seferinde Recep Özel ve İlnur Çevik ile de ziyaret ettik. Yunus ağa  halen ilerlemiş yaşına rağmen sabahleyin bir yerde, öğleden sonrada başka bir yerde divan kuruyor. Milletin ihtilaflı olduğu konularda mahkemeye gitmeden o divanda hallediyor.

Bediüzzaman’ın İman hakikatlerinden sonraki en büyük ideali ittihadı İslam’dır. Ama Kürt coğrafyasın da Kürtçe düşünen bir akraba topluluğuna mensuptur. Önemli olan üstadın kendini nasıl tarif ettiğidir. Emin olunuz biz Kürtler başkasına benzemeyiz.  Sözü kendini tarife yeterdir.

Harbi umumilerden sonra insanların ihtilatı birbirine öyle karıştı ki kimin hangi ırka mensup olduğu ancak Levh-i  Mahfüz açılsa anlaşılır. Onun için bu asır milliyetçilik asrı değildir , diyor.

Bediüzzaman’ın şahsında bu gibi konuları bir asra yakındır başkaları tartışmıştır. Konu bütün çıplaklığı ile anlaşılmıştır. Bediuzzaman’nın ve Risale-i Nur’un takipçilerinin bu gibi konuları yeniden gündeme getirmeleri ve tartışmaları, hatta sulandırmaları karı akıl değildir.