Bediüzzaman’ın Birinci Dünya Savaşı Faaliyetleri

Bediüzzaman’ın Birinci Dünya Savaşı Faaliyetleri

Akçe Bediüzzaman Said Nursi’nin Birinci Dünya Savaşındaki faaliyetlerini belgeleriyle anlattı

Mehmet Selim Mardin’in haberi:
 
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) öncülüğünde Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Türk Tarih Kurumu ve Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Stratejik Etüt Daire Başkanlığı ile Trakya Üniversiteler Birliği üyesi olan Namık Kemal, Kırklareli, Trakya Üniversiteleri işbirliği ile düzenlenen 100. Yılında I. Dünya Savaşı ve Mirası konulu Savaş Tarihi Araştırmaları Uluslararası Kongresi açılış töreni Terzioğlu Kampüsü Troia Kültür Merkezinde gerçekleşti.
 
Açılış törenine Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hasan Nihat Doğan, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner, Çanakkale 2015 Koordinasyon Merkezi Genel Sekreteri Mahmut Akkuş, çok sayıda kurum kuruluş temsilcisi, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
 
Kongreye bir bildiri ile katılan Mardin Artuklu Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zübeyir Akçe de Bediüzzaman Said Nursi’nin Birinci Dünya Savaşındaki faaliyetlerini belgeleriyle anlattı.
 
Akçe, sunduğu tebliğinde Bediüzzaman’ın Birinci dünya savaşı öncesinde savaşı hissettiğini eserlerinde dile getirdiğini ifade ederek görüşlerini şöyle dile getirdi: 
 
“Bediüzzaman bir taraftan Horhor Medresesinde manevi cihadın icabı olarak talebe yetiştirirken diğer taraftan da maddi cihadın gereği olarak talebelerini yaklaşmakta olan I. Cihan Harbine hazırlıyordu.  Onun o zamanki talebeleri olan Mehmed Sadık, Sabri, Mehmed Şefik, Mehmed Mihrî, Hamza I. Cihan Harbi ile ilgili olarak Bediüzzaman’ın, yaklaşmakta olan büyük bir zelzeleden sık sık haber verdiğini şu şekilde ifade etmektedirler:
 
“Evet, Üstadımız mükerreren Birinci Harb-i Umumîden evvel çok defa bize ulûm-u Arabiyeyi ders verdiği zaman bize kat'î bir tarzda, Büyük ve umumî bir zelzele yaklaşıyor, hazırlanınız. O zaman herkes benim gibi mücerretlere (bekârlara) gıpta edecektir." diye ifade ettiğini, kısa bir zaman sonra da onun defalarca verdiği haberin  aynen çıktığını kaydediyorlar.” (EL.2 184)
 
Bediüzzaman’ın Bitlis ve civarı savunmaları sırasında harp esnasında göstermiş olduğu olağanüstü başarı ile alâkalı olarak bir Fransız yazarının, yörede bulunan ve olayı yaşamış olan görgü tanıklarının şahitliklerine dayanarak anlattıkları konuya ışık tutması açısından oldukça önemlidir. Bir kısmı şöyledir:
 
“Mehmed oğlu Yusuf ve Abdurrahman yeminle anlatıyorlar: Biz Hizan kazasının Isparit Nahiyesinin yaz otlaklarının bulunduğu Nurs Vaningant ve Mezra-ı ant ahalisindeniz. Çatak kazasının Ruslar tarafından işgalinden sonra bizimkine komşu Lıvar, Yukarı Kutis, Aşağı Kutis, Çaçuan, Sikoar, Yukarı Ader Köyleri Ermenileri Rusya’dan Anadolu’ya sızmış olan Lato diğer ismiyle Mihran ve Kazrdillo’nun kumandasında Yukarı Kutis Köyüne geliyorlar. Orada nahiyenin eşrafına üç teklifte bulunuyorlar. Eşraf arasında Bediüzzaman namıyla meşhur olan Molla Said de vardı. Teklifleri şunlar idi:
1- Düşmana teslim olmak.
2- Nahiyeyi boşaltmak.
3- Harp etmek!
 
Böylesi mücbir bir durum karşısında bulunulmuştu.Teklifleri reddedilmiş olacak ki, düşman gelişinden dokuz saat sonra 600 kişi ile bizim köye hücum etti. Düşman askerleri şapkalı ve üniformalı idi. Aralarında Rus askeri bulunup bulunmadığını tesbit edemedik. Düşman askeri içinde sefil görünüşlü olanların sayısı da bir hayli kalabalıktı. Bunlar Rusya’dan gelen Ermeniler olabilirdi. Düşman bizim köyün ahalisini Mezra-i ant’a götürdü. Eşraftan Horşit Bey’in oğlu Abdurrahman ve karısı da içindeydi. Ertesi gün otuz üç erkek ve oğlan çocukları ve sayıları seksene varan kadınlar, kızlar kafilesi ve kız çocukları ayrı ayrı kafileler halinde Müküs’e sevk edildi. Kadınlar kafilesi Çaçuvan’da bırakıldı. Erkeklerin hepsi geceleyin kılıçtan geçirildi. Bana bir vazife verildiği için bu katliâmdan kurtulmuştum. Vazife verdikleri sırada şöyle demişlerdi: “Git Molla Said’e orada kalan Ermenileri bize teslim etmesini söyle. Kendilerini boş yere öldürmenin bir faydası olmayacağını onlara anlat. Zaten memleket aşağı yukarı işgal edildi. Ruslar Halep’e kadar indiler. Ermenistan kurulmuştur. Orada bulunan Türk askerinin sayısı ve kuvveti hakkında bize bilgi ver.”
 
Bu sözler bana Dilo tarafından söylenmişti. Ben hemen yola çıktım.  Çaçuvan’a vardığımızda Nahiye Müdürümüz, Molla Said’le birlikte jandarma ve Kürtlerden müteşekkil kuvvetlerimizin oraya geldiklerini gördüm. Beş saat süren çarpışmadan sonra, Bediüzzaman Said Efendi’nin kumanda ettiği birliklerimiz kadınlar taifesini kurtarmaya muvaffak oldular. Kadınların hali son derece acıklıydı. Yürümeye mecalleri yoktu. Çocukların çoğu çizmeyle çiğnenmek suretiyle can vermişti. Otuz üç erkekten sadece iki kişi kalmıştık.”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum