Bediüzzaman'a da işkence eden sinik diktatör

Bediüzzaman'a da işkence eden sinik diktatör

Milat'ta Erdal Şimşek Kemalist Cumhuriyet'in hukuk tiyatrosunda Bediüzzaman'a da işkence eden o bürokratı yazdı...

Risale Haber - Haber Merkezi

Milat'ta Erdal Şimşek imzasıyla "Faşizmin Tecessüm ettiği Kişilik: Nevzat Tandoğan" ilgili çalışma yayınlandı. Nevzat Tandoğan olayı ile Kemalist Cumhuriyetin ilk kadrolarının hukuksuz icraatlarına değinen Şimşek, Nevzat Tandoğan ile Bediüzzaman arasında geçen olaya da değindi.

"Despot ve hukuk tanımaz kişiliği ile şöhret"  bulan Ankara Valisi Tandoğan için 'Sinik diktatör' ifadesini uygun gören Erdal Şimşek; "Diktatoryal cumhuriyetin; eskilerin tabiri ile "müntehibi sani" döneminin en önemli figürüdür Nevzat Tandoğan. Mustafa Reşit Paşa Bürokrasi'sinin yeniden hortladığı "Cumhuriyetin Altın Devri"nin; tek parti iktidarının ve bürokrasisinin sembol isimlerindendir." dedi. 

Aşık Veysel, Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimlerle de uğraşmayı ihmal etmeyen Tandoğan'ın Danıştay'ın verdiği bir kararı kendisine ibraz eden müteahhidin elinden alıp parçaladıktan sonra, “Burada benim sözüm geçer” sözlerini aktaran Şimşek "CHP'de; Kemalist Cumhuriyet'te hukukun bir tiyatral oyun olduğunu göstermiştir." dedi.

Nevzat Tandoğan'ın Bediüzzaman Said Nursi ile işkence derecesinde uğraşmasına geniş yer ayıran Şimşek, Tandoğan'ın intiharında "Bediüzzaman'ın bedduasına" dikkat çekti.

Erdal Şimşek'in yazısının ilgili kısmı

BEDİÜZZAMAN'A İŞKENCE

Nevzat Tandoğan'ın gadrine uğrayan ünlü simalardan biri de Bediüzzaman Said Nursi’dir.

Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi Mufassal Tarihçe-i Hayatı isimli kitabın 2. cildinin 1210 ve 1217 sayfalarını Tandoğan'ın Üstad'a yaptığı zulme ayırmıştır. 13 Ekim 1943 tarihinde Bediüzzaman’ın Ankara’ya getirilişi, vilayete çıkarılması ve burada cereyan eden hadiselere yer verilmektedir.

Tandoğan’ın, Bediüzzaman’a odasında zorla şapka giydirmeye kalkıştığı, başındakini çıkarıp şapkayı giymesini isteyen valiye, Bediüzzaman’ın boynunu göstererek; “Bu külah ancak bu kelle ile beraber çıkar” şeklinde mukabelede bulunduğunu anlatıyor.

Bu hadise üzerine, ömründe hiç beddua etmediği belirtilen Bediüzzaman, Nevzat Tandoğan’a “Başından bulasın!” şeklinde beddua eder. Ve gariptir Tandoğan, kendi eli ile kafasına sıkarak intihar eder.

Nevzat Tandoğan'ın 9 Temmuz 1946 tarihindeki intiharı hala gizemini korumaktadır.

TANDOĞAN'I İNTİHARA SÜRÜKLEYEN OLAY

Günün gazete ve arşiv taraması yaptığımızda olayın örgüsün şöyle geliştiğini görüyoruz:

Nevzat Tandoğan’ı intihara sürükleyen olay, Sovyet Rusya'nın Ankara Büyükelçiliği doktoru olan Neşet Naci Arzan’ın muayenehanesinde tabanca ile vurularak öldürülmesi ile başladı.

Cinayetin faili olarak Reşit Mercan adında bir kişi yakalanır. Fakat mahkemede Reşit Mercan çelişkili ifadeler vermeye başlayınca savcılık cinayetin adi bir suç olmadığı görüşüne vararak yeniden başlatır. Yapılan araştırma sonucunda katile silahı sağlayan kişinin Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay olduğu anlaşılır.

NEVZAT TANDOĞAN KATİL ZANLISI İLE GÖRÜŞMÜŞ

Mehmet Sait Esende Nevzat Tandoğan'ın kan kusturduğu gazetecilerdendir. Esen, devrinin en iyi araştırmacı gazetecilerindendir. Bu da kanun hukuk nizam tanımayan Tandoğan için yeterli derecede "tehlike kapsamındaki kişi" olmak için yeterlidir.

Gazeteci Esne, cinayetin 100 bin Lira para karşılığında Haşmet Orbay tarafından azmettirildiğini, arabuluculuğu da Nevzat Tandoğan’ın sağladığı bilgilerine ulaşır ve bunları yazar.

Katil zanlısı Reşit Mercan teslim olmadan önce valilik binasında görüşmüş, bu görüşmeden sonra teslim olmuştur. Bu görüşme hakkında ne katil zanlısı ne de Nevzat Tandoğan görüşmenin yapıldığını söylemelerine rağmen ne konuştukları konusunda susmuşlardır.

Reşit Mercan, mahkeme devam ederken ifadelerini değiştirir, suçsuz olduğunu para karşılığında suçu üstlendiğini, asıl katilin Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay olduğunu iddia eder.

Mahkeme Reşit’i adam öldürmekten suçlu bularak 20 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası verir. Haşmet Orbay’da katile silah sağladığı gerekçesi ile 1 yıl hüküm giyer.

"MAHKEME, BENİ NASIL HERKESLE EŞİT GÖRÜR"

Dava, kendi içerisinde tezatlar olduğu gerekçesi ile Yargıtay tarafından bozulur ve tekrar görüşülmesi için Bolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilir.

Sanık Reşit Mercan, kendi lehine tanıklık yapması için Vali Nevzat Tandoğan’ı şahit olarak gösterir.

Nevzat Tandoğan sade bir vatandaş gibi mahkemeye çağrılmasından rahatsızdır. Mahkeme’de sanıkla görüştüğünü söylese de ona herhangi bir teklifte bulunmadığını söyler. Hâkimin ne konuştuklarını sorması üzerine herhangi bir cevap vermez.

Gerçek suçlunun Haşmet Orbay olduğu mahkeme tarafından anlaşılır ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılır.

Olayın bir diğer ilginç yanı ise ilk katil zanlısı Reşit Mercan ile Haşmet Orbay, Robert Kolejde okul arkadaşı olmalarıdır.

İntihar etmeden bir gün önce Adalet Bakanı Ali Rıza Türel’e "Bana mahkeme suçlu gibi davranıyor. Ben Ankara valisiyim bu durumlara düşecek adam değilim" der ve ertesi gün beylik tabancası ile intihar eder.

31 Mart isyanının bastırılması, Dersim isyanı gibi olaylarda aktif rol alan zamanın genelkurmay başkanı Kazım Orbay bu intihar olayı ile bağlantılı olarak görevden alınarak Askeri Şura üyeliğine tayin edildi.

Tandoğan'ın dramı, aslında günümüzdeki Kemalist jakoben ve seçkinci elitistlerin yaşadığı bunalım ile aynıdır. Çünkü hukuk, adalet, nizam tesis edildiğinde ve tüm yurttaşlar eşit olduğunda onlar kendi varlıklarını; varoluşlarını anlamlandıramıyorlar. Diğer insanlarla eşit görülmeyi hazmedemiyorlar.

Ve dava bir daha açılmamak üzere kapatılır. Oysa bu olay deşilirse eminim Cumhuriyetin ilk kadrolarının işledikleri herzeler tek tek ortaya dökülecektir.

NEVZAT TANDOĞAN ile ilgili diğer haberler için  TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum