Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Bediüzzaman ve Mardin (II)

Herkes panik ve korku ile bağrışmakta, fakat O bu sesleri duymadan, başka bir âlemdeymiş gibi yürümeye devam eder.

Sonra, hiç bir şey olmamış gibi korkuluklardan şerefeye atlar ve merdivenlerden hızlı bir şekilde inerek aşağıda korku ile bekleşen insanların narasına karışır.

Enaniyetleri kırılan, bu sıra dışı ve korkusuz genç ile başa çıkmanın imkânsızlığını anlayan bu âlimler, artık O’nu Üstad olarak kabul etmiş ve ders almaya başlamışlardır.

Mardin bu genç âlim için bir başka ilginç buluşmaya sahne olmuştu. CemaleddinEfgani’nin bazı talebeleri ile karşılaşmış ve uzun süren müzakere ve münazaralarda bulunmuşlardı.

İşte bu tartışma ve görüşmelerin ardından genç Said çok önemli bir ayrıntıyı daha fark etmiş ve ‘’siyasette muktesitlik’’ mesleğinin esaslarını, bütün hayatı boyunca kendisine rehber olacak bir tarzda beynine nakşetmişti.
Mardin günleri çok verimli geçmişti, bu muhakkik âlim için.

Namık Kemal’in yıllar önce Kıbrıs’ta kaleme aldığı, gizli bir şekilde basılan ve yine aynı şekilde ancak dikkatli ve meraklı nazarlara ulaşabilen ‘’Rüya’’  adlı eserini okumuş, bu okumanın ardından adeta tam bir hürriyet aşığı olmuştu.
‘’Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam’’ sözü ile ifadesini bulan ve bütün hayatı boyunca adeta karakteri ile özdeşleşen bu hürriyet düşüncesi, bu hoşgörü ve sevgi şehri Mardin’de olgunlaşmış ve daha sonraki hayatında da güzel meyveler vermişti.

Şehidiye Camii’nde yaşanan şiddetli tartışma ve münazaralar, Genç Said’in, kendini bu şehrin âlimlerine tam olarak kabul ettirdiği bir başka ilim zemini olmuştu.
Şehidiye Camii, yine Artuklular döneminde yapılan ve Mardin’e mührünü vuran çok önemli bir eserdi.

Tam bir külliye tarzında yapılan ve çok önemli bir ilim-irfan merkezi olma görevini yüzyıllar boyunca sürdüren bu mabet, daha önce pek şahit olamadığı bir ilmi münazaraya ev sahipliği yapmıştı.

Özellikle yine Mardin’in genç âlimlerinden olan Şeyh Yusuf Efendi ile giriştiği ilmi müzakereler, ilgi ve heyecan ile takip edilmişti.

Mardin, Molla Said-i Meşhur’un buralarda misafir olduğu günlerde muhteşem ve manidar bir buluşmaya sahne olmuştu.

Genç Said, Hazret-i Eyyüb el Ensari’nin(RA)  evlatlarından Şeyh Eyyüb-i Ensar Efendi’nin evinde misafir kalmıştı.

Peygamber Efendimiz’in (ASV) torunlarından bir Zat, ziyaret ettiği bir ilim şehrinde Hz. Eyyüb el Ensari’nin (RA) torunlarından bir Zat’ın evinde,aradan on üç asır geçtikten sonra misafir olarak kalacaktı.

Bu belki ahir zamanın önemli ve beklenen hizmeti noktasında, bir işaret sayılabilirdi.
Ve Mardin’den ayrılış.
Veya derdest edilerek şehir dışına zoraki gönderiliş.

Sürgünlerle dolu hayatının ilk ve en önemli sürgününü işte bu şehirde yaşamıştı.
İster kıskançlık, ister korku, ister bir evhamım neticesi olsun, fark etmez.

Devletin resmi ve statükocu yüzü ile işte Mardin’de karşılaştı.
Kendisini çekemeyen bazı insanların, yaptığı şikâyetler netice vermiş ve Molla Said-i Meşhur, kelepçelenerek, iki askerin nezaretinde Mardin’den Bitlis’e gönderilmiştir.
Aslında O’nu buradan gönderenler kelepçelediklerini zan etmişlerdi.

Oysa kelepçeler daha Savur’a varmadan önce çözülmüş, İlahi emir ve fermanın, hiçbir şekilde kelepçeler ile kayıt altına alınamayacağı, gayet net bir şekilde görülmüştü.

Bu durum Molla Said-i Meşhur’un bütün hayatı boyunca devam etti. O’nu hapishane duvarlarının arkasında ve sürgün diyarlarında unutturacaklarını ve sesini kısacaklarının hesabını yapanlar, çok fena aldandılar.
Hesapları, hiçbir şekilde tutmadı.

İman ve Kur’an ab-ı hayatı ile sulanmış ve yeşermiş fidanlar, her tarafta, hatta bütün dünya genişliğinde boy atmaya devam etti.

Bu inkişaf ve tekâmül, halen de bütün ihtişamı ile devam ediyor.
İnşallah, kıyamete kadar devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.