Bediüzzaman Said Nursi hakkında ne demişlerdi?

Bediüzzaman Said Nursi hakkında ne demişlerdi?

Türkiye ve dünyadaki bazı meşhurların kendisi hakkında söyledikleri

Bugün, İslam/Osmanlı/Türkiye tarihinin köşe taşlarından biri olan Bediüzzaman Said Nursi’nin vefat yıldönümü. Kendisinin, yaşamıyla, vefatıyla müspet manada ses getirdiği kadar birçok taarruza da maruz kaldığı malumdur. Ancak “ölülerinizi hayırla anınız” [Tirmizi, Cenaiz, 34] hadisi gereği vefat yıldönümünde onu, hakkında söylenen hayırlı sözlerle anmak maksadıyla, Türkiye ve dünyadaki meşhurların kendisi hakkında söylediklerine yer vererek yâd etmek istiyoruz.

Asıl kıymeti tefekküri sahada aranması gereken halis bir Müslüman

Kendisini Sebilürreşad dergisinin ilk yıllarından itibaren tanıyan Eşref Edip o günleri şöyle anlatıyor: “O zamanlar hemen her gün idarehaneye gelir, Akif’ler, Naim’ler, Ferit’ler, İzmirli’lerle birlikte saatlerce tatlı tatlı musahabelerde bulunurduk. Üstad, kendine mahsus şivesiyle yüksek ilmi meselelerden konuşur, onun konuşmasındaki celadet ve şehamet bizi de heyecanlandırırdı. Harikulade fıtri bir zeka, İlahi bir mevhibe…”

Meşrutiyet, İttihad ve Terakki, Cumhuriyet devirlerini yaşayan Nursi hakkında Osman Yüksel Serdengeçti de “üç devrin şerirlerine karşı imanlı bağrını siper etmiş. Allah demiş, Peygamber demiş, başka bir şey dememiş.” diyor.

Edebiyatımızın tanınmış yazarlarından Tarık Buğra ise “Said Nursi konusunda biz şimdiye kadar yanılmışız. Yanlış bilgi sahibi olmuşuz. Siyasi harıltı ve gürültüler içinde, Said Nursi’yi çok yanlış tanımışız.” diyerek pişmanlığını dile getirmiştir.

Âlimlerimizden Ali Ulvi Kurucu ise Bediüzzaman’ı “yarım asırdan fazla o mukaddes cihadı ile bütün ömrü boyunca bu çetin yolda yürüyen ve karşısına çıkan binlerle engeli bir yıldırım sür'atiyle aşan ve Peygamberlerin vârisi olan bir âlim olduğunu amelî bir surette ispat eden bir zat” olarak tanımlar. 

Kendisini İstanbul muhakemesi sırasında Sirkeci’de kaldığı bir otelde ziyaret eden Necip Fazıl, Son Devrin Din Mazlumları adlı eserinde onun hakkında şöyle not düşmüştür: “Said Nursi hazretleri, kesbi olmaktan ziyade vehbi bir ilim ve deha çapında bir zeka ile nimetlendirilmiş kemalli bir insan ve nihai çapta muhterem ve muhteşem bir mücahid olup, sürdüğü hayata nispetle bir hal ve ruhani makam sahibi olması muhakkak bulunmakla beraber, asıl kıymeti tefekküri sahada aranması gereken halis bir Müslüman ve örneklik şerefte bir mazlumdur.”

“Zulüm, her samimi düşünceyi kanatlandırır”

Bu Ülke kitabında Said Nursi’yi “bir kavga adamı. Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç, tefekkürden çok iman. Said’in kavgası, Yogi ile Komiser’in kavgası.” olarak tavsif eden Cemil Meriç, onun şahsiyetinin ve eserlerinin objektif olarak değerlendirilmesini Necmettin Şahiner ile yaptığını bir söyleşide şöyle ifade ediyor: “Said Nursi (…) bir dünya görüşünün yayıcısıdır. Bu dünya görüşüne katılsın katılmasın, her namuslu insanın vazifesi; bu toprağın bağrından fışkıran, selabet, metanet, ciddiyet ve samimiyetini asırların imtihanından geçerek ispat etmiş bulunan İslami düşünceleri tamim ve neşr etmektir. Kanaatlerinden emin olanlar, başka kanaatlerden nasıl endişe edebilirler? Hıristiyanları aslanlara parçalatmak, Roma’nın ne işine yaradı. Zulüm, her samimi düşünceyi kanatlandırır. Said Nursi’den niçin korkuluyor? Işığa çıkan her düşünce isabetsizce başka bir düşünce ile cerh edilir. Tenkidin, yerini cebre terk etmesi, aczimizin inkar kabul etmez bürhanı olur. ‘el-hainu haifun’ [hainler kokak olur] hakikatini unutmayalım.”

Başka bir yerde ise Cemil Meriç onun eserleri hakkında: “Diyebilirim ki, son iki yüz yıldan beri tefekkür dünyamızı istila eden Batının işportalarından gelişigüzel devşirilmiş sahte, sakat ve şahsiyetsiz paçavralar arasında benzerine güç rastlayacağımız duruş, metin, dost ve bu toprağın bağrından fışkıran düşüncelerle dolu bir hazinedir Risale-i Nur.” demiştir.

Cemil Meriç tarafından konu hakkında çalışması teşvik edilen Şerif Mardin, Said Nursi hakkında uluslararası çalışmalar yapmış ve “The Case of Bediuzzaman Said Nursi” eserinde sosyolojik açıdan onun zamanına ve olaylarına eğilmiştir. Bu çalışmaları yaptığı için ‘mahalle baskısı’na da maruz kalmış olan Mardin, Said Nursi’de açık olarak gördüğünü şöyle tarif etmiş: “Bediüzzaman’da İslam fikriyatının zenginleştirilmesi amacını görüyorum. Bu zenginliğin de halka ve birçok kimselere mal edilmesi çabasını görüyorum… Said Nursi’de benim gördüğüm en önemli nokta, [bazı âlimlerin], aydınlar seviyesinde yaymaya çalıştıkları bir görüşün veya yeni açılan kapıların halka mal edilmesi çabasıdır ki, bu bence orjinalliğin tam odak noktasıdır.”

“Bilhassa eserlerini okuyanlar ona son derece yakınlık göstermektedirler”

Halihazırda Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteriolan Ali Karadaği ise, “İslam âleminde Bediüzzaman makbul bir İslam büyüğüdür. Fikirlerini ve düşüncelerini Müslümanlar hürmetle kabul edip öğrenmektedirler. Bilhassa eserlerini okuyanlar ona son derece yakınlık göstermektedirler. Nitekim Katar’da bir gün öğretim üyelerinden bir zata 23. Söz’ü verdiğimde, bu zat şu sözleri söylemekten kendini alamadı: ‘Üstad Bediüzzaman gibi bir zatı şimdiye kadar nasıl tanıyamamışım?’” diyerek Nursi hakkındaki düşüncelerini beyan etmiştir. 

Ünlü müzisyen Yusuf İslam (Cat Stevens) ise şöyle demiştir:“ Bediüzzaman Said Nursi ismini çok duydum. Birkaç kitabını da okudum. Bazı fikirlerini biliyorum. İmam-ı Gazali’ninkine benzer bir fikir yapısı var. Günümüz insanına gerçekçi çözümler getirmiş ve onların durumlarını düzeltmek için gayret göstermiştir. Dirilişçi bir İslam düşünürüdür, müceddiddir.”

Hindistan’ın meşhur âlimlerinden Ebu’l Hasan Ali En-Nedvi, onun eserlerini tetkik ettiğini şöyle ifade eder: “Bediüzzaman, asrımızın en büyük İslam âlimlerinden birisidir. Eserlerini devamlı okuyorum. Bilhassa Arapça olanlarını. İstifade ediyorum. Bediüzzaman’ın eserlerinden bütün Müslümanlar istifade etmelidir.”

Diriliş dergisinin ilk sayısında “Batan Bir Güneş” başlığı ile adına taziyename yayınlanan Üstad Said Nursi, bu dünya sürgününde, enaniyete sebep olacağı düşüncesi ile bir mezara dahi sahip olmak istememiş, vasiyetinde de, “Dostlar uzaktan ruhuma fatiha okusunlar, manevi dua ve ziyaret etsinler. Kabrimin yanına gelmesinler. Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir” diyerek bizlerden bir Fatiha beklemiştir.

Melih Turan-Dünya Bizim

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum