Bediüzzaman: Kardeşlerimizden birisi namaz tesbihatında tembellik yapınca dedim ki

Bediüzzaman: Kardeşlerimizden birisi namaz tesbihatında tembellik yapınca dedim ki

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetin tarikatı ve...

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Kastamonu Lâhikası adlı eserinden bölümler.)

Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kaleme alamadım. O vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikatlere birer işaret ederiz.

Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim: Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetin tarikatı ve o velâyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki: Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor.

Kalbi hüşyar bir zât namazdan sonra سُبْحَانَ اللهِ، سُبْحَانَ اللهِ deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler, tesbih elinde tesbih çektiklerini mânen hisseder. O azamet ve ulviyetle سُبْحَانَ اللهِ، سُبْحَانَ اللهِ der.

Sonra o serzâkirin emr-i mânevîsiyle, ona ittibaen اَلْحَمْدُ ِللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş dâiresi bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissalâtü vesselâm) dairesinde yüz milyon müridlerin اَلْحَمْدُ ِللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ ’larından tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde اَلْحَمْدُ ِللهِ ile iştirak eder, ve hâkezâ اَللهُ اَكْبْرُ، اَللهُ اَكْبَرُ ve duadan sonra  لاٰاِلٰهَ اِلاّٰ اللهُ، لاٰاِلٰهَ اِلاّٰ اللهُ otuz üç defa o tarikat-ı Ahmediyenin Aleyhissalâtü Vesselâm halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sabık mânâyla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o halkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâma müteveccih olup اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللهِ der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var.

Said Nursî

Devam edecek