Bediüzzaman: “İ’câz-ı Kur’ân’ı icâz ile beyan et” sorusunun cevabı budur

Bediüzzaman: “İ’câz-ı Kur’ân’ı icâz ile beyan et” sorusunun cevabı budur

Herkes insanlarla meşgul; ben insanlardan usandım. Misâlîlerle mübâhase daha hoşuma gidiyor; çünkü munsıftırlar

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Rumûz adlı eserinden bölümler.)

İfade

Herkes insanlarla meşgul; ben insanlardan usandım. Misâlîlerle mübâhase daha hoşuma gidiyor; çünkü munsıftırlar.

Gariptir ki, bir-iki senedir, uyanık iken zihnimde bir karanlık oluyor. Bazan nisyan-ı mutlak basar. Âlem-i menâma girdikçe bir vuzuh geliyor, daha iyi görüyorum. İşte, iki gece âlem-i menamda iki suale maruz oldum. Birinci gecede cevaba hazırlanırken uyandım. İkinci gecede cevabı verdim, daha itmam etmeden uyandım.

Birinci sual: “İ’câz-ı Kur’ân’ı icâz ile beyan et.”

Cevap: İ’câz-ı Kur’ân yedi menabi-i külliyeden tecellî ve yedi anasırdan terekküp eder.

Birinci menba: Lâfzın fesâhatinden, nazmın cezaletinden, mânânın belâgatından, mefhumların bedâatinden, mazmunların beraatinden, üslûpların garabetinden tevellüd eden nakş-i aciptir.

İkinci unsur: Umur-u kevniyedeki gaybdan, hakaik-i İlâhiyedeki gaybdan, mâzideki gaybdan, müstakbeldeki gaybdan terekküp eden ilmü’l-guyûbdur.

Üçüncü menba:

•Lâfzı cihetiyle pek çok ve usul-ü Arabiyece sahih, nazar-ı belâgatte müstahsen, hikmet-i teşriiyeye münasip pek vâsi vücuh ve ihtimâlâtın şümulünden;

•ve mânâ cihetiyle meşârib-i evliya, ezvak-ı ârifîn, mezâhib-i sâlikîn, mesalik-i fukahâ, turuk-u mütekellimînin ihâtasından;

•ve ahkâm cihetiyle hakaik-i ahvâl, desatir-i saadet-i dâreyn, vesâil-i terbiye, revabıt-ı hayat-ı içtimaiyenin istiâbından;

•ve ilmi cihetiyle ulûm-u kevniye, ulûm-u İlâhiyeye istiğrakından;

•ve makasıd cihetiyle muvazenet ve ıttırad ve desatir-i fıtrata mutabakatından neş’et eden câmiiyet-i hârikulâdedir.

Dördüncü unsur: Her asrın derece-i fehim ve edebine ve her asırdaki tabakatın derece-i istidat ve kabiliyetine ifâza-i nur, her bir asra ve her asırdaki her bir tabakaya kapısı küşâde, ve her birisini irzâ etmekle hasıl olan hârikulâde tazeliğiyle ihatasıdır.

Beşinci menba: Nakil cihetiyle ahbar-ı evvelîn ve âhirîn, hakaik-i gayb ve şehadet, serâir-i İlâhiye, revabıt-ı kevniyeye dâir hikâyâtıdır—ki, ne vâki, ne akıl ve mantık onu kabul etmese de, tekzip edememiş—kütüb-ü sabıkanın ittifakından musaddıkane, ihtilâfî yerlerde musahhihâne hikâyâtından neş’et eden ihbârât-ı sâdıkasıdır.

Altıncı unsur: Tazammun ettiği ve tesis ettiği dîn-i İslâmdır ki, onun misline ne mazi muktedir olmuş, ne müstakbel muktedir olabilir.

Yedinci menba: Şu altı menbadan çıkan envâr-ı sittenin imtizacından tevellüd eden hüsn-ü hakikîden hasıl olan zevk-i i’câzdır ki, hadsen bilinir; tâbirine lisân ve fikir kasırdır.

Eğer desen: “Tasvirden anlaşılır ki, taaddüd-ü mesalik ve ihtilâf-ı turuk matluptur.”

Cevap: Evet, matluptur. Hem zarurîdir. Eğer hodgâmlıktan neş’et eden inhisar zihniyetiyle başkaların reddine kalkışırsa, el-buğzu fillâhı sû-i istimal ederse, o vakit ihtilâf zarardır. Yoksa el-hubbu fillâh düsturunu esas tutsa, tekâmülde teâvün kanununu bilse, şeriatın vüs’atini, tabipliğini düşünse, ihtilâf imtizaca sebep olur.

Elhasıl: Herkes kendi mesleğine “Hüve hakkun” demeli, “Hüve’l-hakk” dememeli. Veyahut “Hüve’l-ahsen” demeli, “Hüve’l-hasen” dememeli.

Ey sâil-i misâlî! Cevab-ı mûcez istedin, ben de mücmel cevap verdim. İzahı istersen, birçok mücelled lâzım gelir. İşte şu anasır-ı seb’anın yalnız birinci unsurun ikinci cüz’ü olan nazmın cezaletini beyan etmek için, İşârâtü’l-İ’câz namındaki tefsirimi irâe ediyorum. Zira bütün o tefsir, ancak nazmın cezaletinin bir kısmını şerh edebilmiştir.

Devam edecek

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.