Bediüzzaman, coğrafyasından kopartıldı boşluk oluştu

Bediüzzaman, coğrafyasından kopartıldı boşluk oluştu

Müfit Yüksel: Kürdistan'da din adamları gitti marksim geldi

Risale Haber-Haber Merkezi
 
Yazar Müfit Yüksel, Kürtlerin önde gelen din adamlarının idam edilerek veya sürgüne gönderilerek boşluk oluşturulduğunu ve marksist zihniyetin yerleştiğini söyledi.
 
Yeni Şafak'taki "Son yüzyılda Kürtler ve coğrafyamızın geleceği" başlıklı yazısında 1925'e kadar, Kürtlerin siyasi ve fikri önderleri/temsilcilerinin, ya Molla, Şeyh gibi din adamları ya da dindar şahsiyetlerden oluştuğuna dikkat çeken Yüksel, "19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Kürtleri; mirler, beyler, ağalar, ulemâ ve seyyidler/şerifler temsil ediyordu. Bu tarihlerden itibaren ise Kürdistan'da Mevlâna Hâlid-i Şehrezori Câfî Bağdadî (Vefatı:1242/1827) ile birlikte Nakşibendiliğin Hâlidiyye Kolunun yükselişi; mirlik ve beyliklerin Osmanlı batılılaşması/merkeziyetçileşmesi (The Ottoman Westernisation and Centeralisation) sürecinde bir bir ortadan kaldırılması söz konusu oldu. Zaman içinde aynı zamanda molla/ulemâ kökenli olan Nakşibendi/Hâlidi şeyhleri, mir ve beylerin yerini aldı. Hâlidîlikle birlikte medrese ve tekkenin tamamen birleşerek iç içe geçmesiyle bu yapı, bölgede dindarlığı ve dini otoriteyi neredeyse zirveye çıkardı" dedi. 
 
19. Yüzyılda Kürdistan'da siyasi idamın hemen hemen hiç gerçekleşmediğini ifade eden Yüksel, Jön Türkler/İttihatçıların iktidara gelmelerinin ardından ilk siyasi idamların gerçekleştirildiğini hatırlattı. Yüksel yazısını şöyle sürdürdü:
 
"1913'de, Kürt asıllı Süleyman Nazif'in Musul valisi olduğu dönemde, Şeyh Abdüsselâm Barzâni Musul'da idam edilir. Bitlis Hadisesi'nde (1914) ise; başta Arvasilerden Şeyh Şihabuddin, Seyyid Ali ve Şeyh Muhammed Şirin; Şeyh Hasanlı Molla Resul olmak üzere 29 kişi idam ettirilir. Bölgenin en önemli tekke ve medreselerini barındıran Bitlis'in Seyyidabâd ve Hizan'ın Gayda Köyü tümüyle boşaltılır. Tüm bunlara rağmen Birinci Cihan Harbinde Kürtler; Osmanlı Devletine sadık kalıp, Kutu'l-Amare dahil çeşitli cephelerde savaşlara iştirak ederler. Hatta Mondros'dan sonra dahi bu sadakat sürer, Irak Kürdistanı'nda Kadiri Şeyhi Şeyh Mahmud Berzenci Ankara'da yeni kurulan TBMM hükümeti ile irtibatını Şeyh Said Hadisesine kadar sürdürür. (Bkz. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 25/3/1341 (1925) tarihli hükümet Kararnâmesi. http://mufidyuksel.com/irak-suleymaniyedeki-kurt-seyh-mahmud-berzenci-ile-ilgili-1925-tarihli-hukumet-kararnamesi.html) Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşmasından sonra bile Suriye tarafında kalan Cebelu'l-Ekrad /Kürd Dağı bölgesindeki Kürtler, 1922'de TBMM Hükümetine bir destek talebi beyânnâmesi gönderirler. (Bkz. Büyük Türk Milletine Ve Vekillerine Kürd Dağlıların Mutâlebâtı, Ankara Yeni Gün Matbaası, 1338)
 
"Şeyh Said Hadisesi ile birlikte, Türkiye'de Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılır, İstiklal Mahkemeleri işletilir. Acımasız bir tasfiye hareketine girişilir. Şeyh Ali Es-Sebtî'nin torunu Şeyh Said, Şeyh Seyyid Taha'nın torunu Seyyid Abdülkâdir En-Nehri, Melekanlı Şeyh Abdullah, Bingöl Çan Şeyhleri ve Hanili ulemadan Salih Bey, Cibranlı Hâlid Bey, Bitlisli Yusuf Ziyâ Bey gibi önemli şasiyetler idam ettirilir. Bir çok köy boşaltılır ve insandan arındırılır. Bu meyanda Şeyh Seyyid Taha El-Hakkarî'nin dergâh ve medresesinin bulunduğu Şemdinli'nin Nehri köyü/kasabası tümü ile boşaltılır. Külliye halindeki büyük dergâh ve medrese binaları top atışlarıyla yıkılır. Bu ve bundan sonraki olaylar, Türkiye'de zaten Hilafetin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisât Kanunu ile başlayan dini kurum ve müesseseleri tasfiye, dini otoriteleri ortadan kaldırma, sürgün ya da sindirme hareketi hız alır. Tekke ve zaviyeler kapatılır. Din eğitimi yasaklanır. 1928'de Harf İnkılabı gerçekleştirilir. Buna paralel, Kürdistan'daki dini otoriteler idam ve sürgünlerle tasfiye edilir. Özellikle Bediüzzaman Said En-Nursi El-Kürdi gibi çok önemli bir dini şahsiyet Van'dan alınıp, Burdur'a, Barla'ya sürgün edilerek bölge ile fiziki/coğrafi bağları kopartılır. Bir daha hayat boyu memleketine dönemez. 1950'lere kadar acımasızca süren bu baskılar/zulümler bölgede bu anlamda büyük boşluğun doğmasına, ağır bir bedelin oluşmasına sebebiyet verir. 1960'lara doğru Kürtler arasında modern mekteplerde okuyan seküler şahsiyetler ortaya çıkar. Bunun ilk örneği 49'lar Hareketi'ydi.
 
"1946'da, İran Mahâbat'da Kadı Muhammed ile birlikte bir hükümet kurma denemesine teşebbüs eden Molla Mustafa Barzanin bu teşebbüsü ertesi sene İran Şahı M .Rıza Pehlevi'nin harekatı ile akamete uğrar, Kadı Muhammed idam edilir. Molla Mustafa ise, bölgeyi terk eder. Ağabeyi ve babasının müritlerinden oluşan silahlı gruplarla sığınacak yer bulamayan Molla Mustafa Barzani Stalin'in kucak açması ile adamlarıyla istemeyerek de olsa, Sovyetler Birliğine gider. Bu olay Kürt siyasi hareketleri için dönüm noktası olur. Bu tarihlerden itibaren Sovyetler ve Marxist ideoloji bu bağı kullanarak Kürt siyasi hareketlerinin içine sızar. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum