Bazen insan 'şefkatiyle de' sınanır

İnsan bütün hisleriyle sınanır şu imtihan dünyasında. Bazen kötüleriyle, bazen iyileriyle sınanır. Yine dendiği gibi o güzel sözde; “Bazen şeytan, insana sağından yaklaşır.” Bazen de yine vahy-i ilahîde geçtiği gibi; “Şeytan, insanı Allah’ın rahmetiyle kandırmaya çalışır.” “O Allah” der, “Ne de olsa rahmeti geniş, hem tevbe kapısı açıktır, o affeder” der, yılkı yılkı günahların içine bandırır. En azından dener bunu elinden geldiğince... Müslüman bununla da sınanır.

Bazen de yine Kur’an-ı Hakîm’de geçtiği gibi; “Evlatları dahi imtihan oluverir onun için.” Bazen de Karun gibi ilmiyle sapıtır. “İlmimle başardım” der bunları... “Ben ilmimle, kendim çabamla başardım, neden zekatını Musa’ya verecekmişim?” Şeytanın yolu bir değildir bu âlemde, türlü türlü giysiler giyer o. Bazen sağdan vuruverir fıtrata, bazen soldan. Bazen şerden, bazen (güya) hayırdan...

Bediüzzaman insanın fıtratına konmuş, fakat had konmamış kuvveler bahsinde der ki (sanki) bize; “Dinin bir amacı da işte bu insanın durmak ve doymak bilmeyen hislerine bir hadd-i vasat, bir ölçü, bir çizgi çekmektir. Onları yerlerinde ve kıvamlarında kullanabilmeyi öğretmektir.” Ve bir başka yerde sanki bu “kuvveler bahsini” daha da genişletir; “İhsan-ı ilahîden fazla ihsan ihsan değildir” der. “Zira hakikate zarar verir.” Yine bir başka yerde şefkate de teşmil eder bunu; “Şefkatinizi Allah rahmetinden ileriye götürmeye çalışmayın” der.  Yani; şefkatte aşırıya kaçmak olarak yorumlar mutsuzluğumuzun bir nedenini...

Öyle ya; nasıl ki, haddinden fazla sevmekle bir insanı, eziyet ederiz ruhumuza o ihanet ettikçe... Aynen öyle de eziyet ederiz; varlığa Allah’tan fazla şefkat etmeye çalıştıkça... Zira Allah Rahman ve Rahimdir, fakat aynı zamanda Hakîmdir, aynı zamanda Kadîrdir, aynı zamanda Adîldir... Her isim kendi tecellisini başka başka şekillerde hissettirir. Başka başka imtihanlar ister. Başka başka kuvvelere birer çizgidir.

Şimdi sen, kurban meselesinde tereddüdü olan arkadaşım, sen söyle: İnsan sadece Karun’da olduğu gibi mal hırsıyla, Firavun’da olduğu gibi iktidar hırsıyla mı sınanır? Sence başka sınanmalar, imtihanlar olmaz mı? Mesela aynı insan, gün gelir Hz. Nuh (a.s.) gibi imana gelmeyen evladıyla da, yani şefkatiyle de sınanmaz mı? İnsan bu dünyaya bir tek hırsıyla, sevgisiyle, tutkusuyla mı bağlanır sanıyorsun? İnsan bu dünyaya şefkatiyle de bağlanır. Ve Allah, onu vahyi vasıtasıyla uyarır. Her bir ayet, bir göktaşı gibi koparır bir bağını dünyadan. Sen severek nasıl bağlanıyorsan birisine, şefkatinle yine öyle, hırsınla yine öyle...

Sen de biliyorsun, kimi sevmeler sapkınlıktır. Şöyle bir gazeteleri okusan; intiharlardan, vurmalardan, kırmalardan, can yakmalardan çıkarırsın... İşte kimi şefkatler de böyle sağlıksızdır. Mesela; bin cana kıymış bir katile, canavara kıyamasan, vuramasan, durduramasan; nasıl şefkatli sayılırsın?

Ben şimdi kulağımı Yirminci Söz vasıtasıyla Bakara Suresi’ne veriyorum. O söz bana çok güzel anlatıyor, şefkatin/sevginin haddi aşınca ne tehlikeler barındırabileceğini... Nasıl bugün haddi aşmış sevgileriyle Hindular ineklere tapıyorlar, inan bana, sen de kalbinde onlar kadar (farkında olmadan onlar gibi) bu varlığa bağlanmak istiyorsun. Evet, istiyorsun. İnan bana, deli gibi arzu ediyorsun...

Her sene kurban bayramında bir bıçak da (tıpkı kavm-i Musa’ya olduğu gibi) o kalbindeki “bakarperestliğe” çalınıyor. Zira Hz. Musa’nın kavmine bu kurban emri geldiğinde onlar “bakarperestliğe” meftun idiler. Vahiy geldi, emir indi, bir bıçak hem bir sığırın hem de koca bir kavm-i ben-i İsrail’in yüreğindeki hayvanlara tapma hissini kesti. Koskoca bir kabileden bu hiss-i semmi çekip aldı. Sen de bıçağı o zaten Allah’ın mahluku olan canlının boynunda görme, kalbinin üzerinde gör. Kalbinde dünyaya duyduğun şiddet-i alakaya bir bıçak indir. Zaten o kurban da bunun için. Sen bu dünyadan kop, Allah’a biraz daha karib ol diye. Zira kurban da kelime olarak kurbiyetten, yakın olmaktan gelir. Kurban edilen şey, biraz insanın içini “cızz” ettirir ki; fedakârlığın seni Allah’a yakınlaştırır. Sen sevdiklerin için hiç mi bir başka sevdiğin şeyden vazgeçmedin? Ah, ah... Biraz “anlamak” gözüyle baksan anlayacaksın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.