Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU

Başbuğ ve aydın dilekçesi...

Baskın Oran, Ufuk Uras, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Oya Baydar, Sezgin Tanrıkulu, Mithat Sancar ve Cengiz Algan…

Sekiz imzalı bir dilekçe.

Şöyle diyor:

"Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ 21-22 Eylül tarihlerinde Güneydoğu sınır bölgesinde yaptığı konuşmalarda kendine kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıkmış, siyasi nitelikte konuşmalar yapmıştır. Bu konuşmalar Askerî Ceza Kanunu'nun 148'nci maddesinin C bendine göre suçtur. Adı geçen Madde 148 'Siyasi Faaliyette Bulunanlar' başlığını taşımakta olup '(...) siyasi amaçla nutuk söyleyen, demeç veren, yazı yazan veya telkinde bulunanlar (...) fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde 1 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar (...)' hükmüne girmektedir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında söz konusu demeçlere ilişkin soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunmaktayız. Gereğinin yapılmasını arz ve talep ederim."

Önemli…

Zira bu tarz bir girişim ilk kez oluyor.

Genelkurmay Başkanı üzerinde bir rütbe bulunmadığı ve hakkında başlatılacak herhangi bir yargı süreci üst rütbeli bir askerin varlığını ön gördüğü için, fiilen hukuki açıdan sorumsuzdur Genelkurmay Başkanı.

Önemli zira dilekçe bu meseleyi tartışmaya açabilir…

Şu açık:

"Demokratik hukuk devletlerinde siyaset-toplum, devlet-siyaset ve devlet-toplum ilişkilerinin "demokratik şeması" bellidir.

Toplumun talepleri zamanın ruhu ve gerekleri ile evrensel değerler süzgecinden geçer, diğer taleplerle kesiştirilir ve siyasi kararlara dönüşür.

Bu dönüşümde "siyasi denetimi" yetki-sorumluluk mekanizması, "hukuki denetimi" idari denetimi hukuk ilkeleri çerçevesinde kurumlar hiyerarşisi ve "hukukun denetimi" ise hukukun üstünlüğü çerçevesinde kelimenin gerçek anlamıyla bağımsız yargı yapar.

Bu şemanın mevcut olmaması ya da kötü çalışması, kazalara uğraması sorunların başlangıç noktası demektedir. Toplumdaki iletişim kanallarının tıkanması demektir.

Başka bir deyişle bu dönüşüm sadece demokrasinin değil, huzur ve refahın da yegâne aracıdır.

Bu engellendikçe krizler kaçınılmaz olur...

O krizler bu ülkede sıkça yaşanıyor…

Bu krizler doğal olarak, bu demokratik şemayı bozan araçlar üzerinden ürer.

Ve karşımıza sıkça "askeri sortiler"le çıkar.

Askeri sorti…

Kritik olan mesele budur.

Aydın dilekçesinde itiraz edilen de budur.

Demokratik bir hukuk devletinde bir Genelkurmay Başkanının bunu gerçekleştirmesi düşünülemeyeceği gibi, yürütmeye yeltenen o an emekliye sevk edilir.

Oya bu bizde her hafta oluyor…

Arzumuz demokratik hukuk devletlerindeki gibi "toplumlara kışla muamelesi gösterilememesidir."

Beklentimiz, askerin siyasetin ne olup olmadığını tanımlamaya soyunamamasıdır.

Siyasetçi, siyaseti her ne olursa olsun, siyaset yapmaktan alıkonulmamalı ve siyasi alanı keyfe göre daraltılmamalı; askerler devlet alanını kendi tekellerinde tutmamalıdırlar.

Kimse toplumsal sorunları, o sorunlar ne tür sorun olursa olsun (tesettür, üniversite, Kürt meselesi), devletleştirme ve siyasi tartışma gücüne sahip olamamalıdır.

Dilekçe sembolik olarak bu açıdan son derece önemli…
Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.