B. Said ÇİFTÇİ

B. Said ÇİFTÇİ

Bir Hüseyin Kara Geçti Bu Dünyadan...

Lise yıllarımda Cemil Karakullukçu’yu duymuştum. Türkiye çapında düzenlenen bir hikaye yazma yarışmasında birinci olmuştu.

Sonra Hüseyin Kara’yla tanıştım. 22 yılda da onu tanımaya çalıştım. Onun hakkında bir yazı kaleme alıp nesillere Hüseyin Kara’yı tanıtmak ve anlatmanın hakiki kardeşlik vazifesi olduğunun yükü altında ezildim. Çoğu insana ağır gelen bir karakteri, düşünen, düşündüklerini korkusuzca söyleyen, söylerken nezaketi elden bırakmayan hassas bir ruhu tanımlamak ve tanıtmak ne kadar zor!

***

2000’li yılların başındaydık. Aynı semtte oturduğumuz için bazı akşamları birlikteydik. O akşamlardan birinde tanıştık. Nezih, halim selim bir duruşu vardı. Sohbet muhabbet derken, birkaç hafta içinde Hüseyin Kara’yı tanımanın ipucunu yakalamıştım.

Lise müdürlükleri, Giresun Eynesil ilçe milli eğitim müdürlüğü ve Eynesil kaymakam vekilliği gibi görevlerden sonra emekli olmuştu. (Bu arada cenazesine Eynesil’i temsilen gelenlere bakarak bile, onun insanlar üzerindeki etkisini anlayabiliriz.)

Emeklilik sonrası Ankara’da bir dershanede müdürlük yapıyordu. Vakıf olarak bir eğitim dergisi çıkarma fikrimiz vardı. Ancak bu işler uzman ekip işiydi. Ekipte de bize liderlik edecek okkalı bir yazara ihtiyaç vardı. İşte tam o sırada Hüseyin Kara ile iktiran olmamız bu hizmeti omuzlamayı hem kolaylaştırdı hem sorumluluk almaya bizi mecbur bıraktı.

Teklifimize hayır demedi. Hatta birikimlerini yazacak, rahatlayacak, huzur bulacak bir yazı ortamı arıyor gibiydi. Bu tam da ona göreydi. Nitekim öylede oldu ve Yeni Eğitim Dergisinin (www.yeniegitimdergisi.com) ilk sayısını Sonbahar 2002 olarak yayınlamıştık.

Müstear İsimleri

Hüseyin Kara o kadar mütevazıydı ki farklı yazılarında farklı müstear isimler kullandı.

Hikâyelerinde Cemil Karakullukçu, Yeni Eğitim Dergisi yazılarında Melike Şennur. Kitaplarında kendi adını kullanıyordu. Nitekim “Beni Anlayın” pedagojik kitap Yeni Eğitim Dergisindeki Melike Şennur ismiyle yazdığı yazılarından derlenmişti.

Müstear isim kullanmak 70’lerin az yazan toplumunda göze batmamak veya şöhret girdabına düşmemek için kullanılan bir ihtifa durumuydu. O dönemlerin çok farklı konularda yazma geleneğinin doğurduğu bir gelenekti. Eh, bu da bir çeşit terbiye şekli herhalde!

Rahmetli Hüseyin beyin de müstear isimleri öyleydi. Çok sevdiği kızı ve oğlundan mülhemdi.

YASEM adına organize edilen ve çok sayıda yazar yetiştiren yazarlık seminerlerinin lokomotifiydi. Bu seminer notlarını daha sonra “Yazma Motivasyonu” adıyla kitaplaştırdı.

Karakteri

İnandığı fikri sonuna kadar savunurdu. Sevdiklerini kollardı. Gıybet olmasın diye görmek istemedikleriyle bir araya gelmezdi. Duyguları anlama ve yaşama boyutunda tam bir psikolog ve düşünürdü.

Mükemmeliyetçi bir yazardı. İyi bir editördü. Aynı yazıyı usanmadan sabırla defalarca okurdu. Dergi içeriğinin hazırlanmasında sabahlara kadar yazı okuduğumuzu ve sabahlara kadar tasarım için Fatih Aydın’ın başını beklediğimizi dün gibi hatırlıyorum.

Derinlemesine bir yazardı. Abartıyı, mücazefeyi hiç sevmezdi. Niteliği olmayan, yeni ve orijinal olmayan düşünceleri içeren yazıları beğenmez, çok kez çöpe atardı.

Düşünür, söyler; az söyler, az konuşur, kimseyi rahatsız etmemek için problemi kendi içinde yaşardı.

İnsanları ve psikolojilerini iyi anlardı. Slogancılara, ezbercilere, kafa sallayıcılara ve kafatasçılara çok kızardı.

Etiketten kaçınırdı; zaten bunun için yıllarca gizli bir hazine olarak yaşadı. Tanınmayı da istemezdi. Kim bilir Cemil Karakullukçu adıyla yazı hayatına adım atması bu nedenledir.

Diplomasız psikologdu.

Psikoloji bilimini kendi ana dalı olarak görürdü. İslam Enstitüsü mezunu olmasını modern psikolojiyi anlama ve eleştirmede avantaj olarak kullandı. Eric Fromm ve Irvin Yalom’u çok iyi anlamıştı. Batılı diğer psikologları da iyi okumuştu. Batılı psikologların fikri zaaflarını çok iyi biliyordu. Bu analitik ve sentez yaklaşımında Risale-i Nur’u derinlemesine ve psikolojik açıdan yerinde düşünmesine borçlu olduğunu söylerdi.

Davut Çapoğlu isminde, bizden daha çok sevdiği akranı bir hemşerisi vardı. İstanbul’a gider onunla günlerce psikoloji sohbetleri yapardı. 2022’de rahmetli olan Davut Çapoğlu’nun Yeni Eğitim Dergisinde çok sayıda yazısı yayınlandı.

Hüseyin Kara olmasaydı belki de dergi çıkarmaya cesaret edemezdik.

Bize hep kol kanat gerdi. Dergi yolculuğumuz sırasında yolumuza çıkıp bize hücumlarda bulunup çelme takmak isteyen kıskanç ve hasid tiplere karşı dik durdu. Üzüldüğümüzde enerji kaynağımızdı ve moral verdi.

Nerede hangi konuda boşluk olduysa orayı doldurdu.

Sabırlı ve metindi. Kimseye pabuç bırakmazdı. Hepimizin kolu kanadı olurdu.

Bayramlarda, iyi günde, kötü günde bizi ilkin o arardı.

Hastalığını bile yazmaya vesile kıldı

Hüseyin Kara’nın ilk kalp krizinde çok üzülmüştüm. Onun hasta olması hepimizi üzmüştü. Ancak ameliyat sonrası toparlandı. Bunun üzerine hastanede yaşadığı psikolojiyi ve hastane notlarını “Eyvallah Düşünceleri” olarak kitaplaştırdı.

Mel Farrar

2003 yılıydı. Yeni Eğitim Dergisi’nin yazı işleri müdürü ve editörü olarak yayın kurulu üyelerimizden biri olan İngiltere’den Mel Farrar’ı Ankara’ya davet etmiştik. “Eğitimde Kalite” konusunda sponsorlu bir konferans düzenlemiştik. Bir de Mel Farrar’ı Eğitimciler Birliği Vakfı seminer salonunda ağırlamış ve ertesi gün yolcu etmek üzere havaalanına götürmüştük. Havaalanında Mel Farrar tarama cihazından geçmeyip yandan dolanınca nedenini sorduk. Meğer kalp pili takılıymış. Farrar’ın bu enerjisine rahmetli Hüseyin Bey çok hayret etmişti. Kalp pili olduğu halde, ülke ülke gezip eğitim anlatan Farrar, Hüseyin abinin çok dikkatini çekmiş ve ders almamız için “Görüyorsun değil mi?” demişti. Kaderin cilvesi Hüseyin Kara da kalp pilini 10 yıla yakın taşıdı ve hizmetten geri durmadı.

Kitapları

Kitapları sevilerek okunan bir yazardı. Son kitabı “Kendime Diyalog” (www.merakkitap.com.tr) içeriği hakkında Risale Akademi’de bir de söyleşi düzenlenmişti. İnsan ruhunun derinliklerindeki anlamı yakalama gayreti kitabın her satırında hissedilmektedir.

Son iki kitabı olan “Tahiri” ve “Kendimle Diyalog” kitaplarının yayına hazırlanmasında kitabın editörlüğünü oğlu Cemil yapmıştı.

Yayınlanmış kitapları şunlardır:

  1. Beni Anlayın (Çocuk pedagojisi üzerine)
  2. Eyvallah Düşünceleri (Bir hastanın sağlık dolu düşünceleri) (www.merakkitap.com.tr)
  3. Çağımızda Bir Havari Zübeyir (Bediüzzaman’ın talebesi Zübeyir Gündüzalp hakkındadır) (www.merakkitap.com.tr)
  4. Kendini Bilmeyen Adam Tahiri (Bediüzzaman’ın talebesi Tahiri Mutlu hakkındadır.) (www.merakkitap.com.tr)
  5. Özgürlüksün Ey İman (İman-Özgürlük ilişkisi) (www.merakkitap.com.tr)
  6. Bir Öğretmenin anıları
  7. Yazma Motivasyonu (Yazarlık eğitimleri)
  8. Kendimle Diyalog: Özgürlük İçimizde (www.merakkitap.com.tr)

Ayrıca konferansları, seminerleri ve sohbetleriyle de gönüllerde ve düşüncelerde yerini buldu.

Risale Haber’de hastalığı elveremeyene kadar, 2016 yılına kadar yazdı. Yazıları için tıklayınız: https://www.risalehaber.com/huseyin-kara-530y.htm

Özgürce ölmek

O imanını özgürlük olarak gördü ve özgürce yaşadı. Özgür bir şekilde ruhunu Rahman’a teslim eyledi. Şehadet ederiz ki, o tam ve asil bir mü’min, haysiyetli bir Nur talebesiydi.

Rabbim binler rahmet ve merhamet etsin.

Ölüme Methiye başlıklı yazısını yayınlıyoruz.

https://www.risalehaber.com/olume-medhiye-15433yy.htm

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum