Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Azizler diyarından ihlâsın zirvesine (3)

İhlâsın zirvesine yükseldiniz ve bunu fiilen yaşadınız.

Fakat her zaman kendi şahsınızı aradan çektiniz ve Risale-i Nur'ları ve onların Müellif-i Muhteremini nazara verdiniz.

Bir gün hizmet kahramanlarından Merhum Mahmud Allahverdi ile yaptığınız bir sohbette, ne güzel tavsiyelerde bulunmuştunuz:

-''Bir yere gittiğinde o beldedeki emin bildiğin birinin aklı ve tavsiyesi ile hareket et. Bu takdirde az zarar edersin.

-Yalnız seyahate çıktığında azimet ve takvayı esas tuta­bilirsin. Gençlerle seyahate çıktığında gençlerin ihtiyaçları­nı ve hukukunu dikkate almalısın.

-Sofrada yaşlı sen isen, sofradan en son sen kalkmalı­sın.

-Müşterek hizmetlerin ifasında iltifat ve latifeler şevk verir, muhabbetin muhafazasına vesile olur.''

Dostlarınızdan Mustafa Erdem'in sizden naklettiği şu sözlerinizin manasına Rabbim bizleri de mazhar eylesin:

"Övünmek İçin söylemiyorum, şükran-ı nimet ol­sun diye söylüyorum. Cenab-ı Hak bana ihlâs lütfetmiş. Allah'ın rızasından başka hiçbir gaye gütmedim. Hepinizin kötülemeniz de, medh ü senanız da benim için birdir, bö­bürlenme olursa ihlâs gider, kısır kalır.". (Ahmet Özer-Hulusi Bey)

1950 yılında Albay rütbesi ile emekliye ayrıldıktan sonra memleketinize geri döndünüz ve 25 Temmuz 1986 da Elazığ da Hakkın rahmetine kavuşana kadar ihlâs, sadakat ve istikametle Nurlara hizmet etmeye devam ettiniz.

Azizler diyarında, çok tatlı bir esinti, çok güzel bir intiba ve çok manidar hizmet hatıraları bırakarak Rabbimizin sonsuz rahmet ve mağfiretine doğru yola çıktınız

Ve inşallah şehidler kervanına iltihak ettiniz.

Hani Çanakkale Savaşı sırasında çok ağır bir şekilde yaralanmış ve uzun bir tedavinin ardından, yeniden sıhhatinize kavuşmuştunuz.

Bir gün bir sohbet esnasında da şu manidar sözleri, manevi bir haz ve sevinç ile ifade etmiştiniz:

‘’İyi ki Çanakale’de şehid olmadım. Yoksa Risale-i Nur’ları tanımayacak ve bu büyük manevi haz ve lezzetten mahrum kalacaktım.’’

Bir gün Üstad, arabada talebeleri ile birlikte seyahat ederken, ön tarafta bulunan Zübeyir ve Ceylan abileri işaret ederek, yanında bulunan Sungur abinin kulağına şu sözleri fısıldamıştı:

‘’Bu ikisi şehiddir’’

Sungur abi, Üstad’a, ‘’Üstadım, ne olur, bana da dua et ve ben de şehid olayım’’ demişti.

Üstad da Sungur abiye bunun üzerine ‘’Talebe-i ulum şehiddir’’demişti.

İşte siz de Çanakkale’de şehid olmadınız, fakat buradan aldığınız Gazi’lik şerefini, uzun ve bereketli ömrünüz boyunca taşıdıktan sonra, talebe-i ulum olarak vefat edip Nurlu şehidler kervanına katıldınız.

Bizler de bu kadar günah ve hatiattan sonra acaba ‘’talebe-i ulum’’dan sayılacak ve bu büyük manevi makama mazhar olacak mıyız?

Azizler diyarında, sizi çok çok seven kardeşleriniz ve hemşerileriniz ile birlikte, sizin manevi tasarrufunuz altında, Üstad’dan, sizden ve nurlardan bahsetmek, ne kadar da doyumsuz bir hazza ve lezzete vesile oldu.

Şehrin Emini Süleyman Selmanoğlu başta olmak üzere, vekiller ve çok sayıda asıllar ile birlikte sizleri yâd etmek; asalet, ciddiyet, velayet ve siyadetinizi der hatır etmek ne kadar da istifadeli oldu benim için…

Risale-i Nur’un ve kahraman talebelerinin hatırlandığı, yeniden gündeme taşındığı, hemşerilerinin ilgi ve bilgisine sunulduğu bu kadirşinas ve ihlâslı yolculukların bir kısmına iştirak etmek ne kadar da mutluluk verici.

Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı (AKAV)’nın arkasında, Üstad’ımızın ve siz saff-ı evvel kahraman abilerimizin, destek, himaye ve siyanetini görmemek mümkün mü?

Artık tüm şehirler, beldeler ve köyler, içlerinden çıkan ve bir zamanlar belki fark edemedikleri kahramanları yeniden tanıyor ve daha çok sevmeye başlıyor.

Aslında bu yolculuk, bu değerli şahsiyetlerin ve takdire mazhar kahramanların davasını, bütün bir millete mal etme yolculuğudur.

Büyük bir kadirşinaslık ve vefa duygularının bir neticesidir.

Bu nurlu yolculuk, büyük bir kabul, dua ve iştiyak ile devam ediyor.

Sizler hepiniz buradasınız ve hemen yanı başımızdasınız.

Eğer öyle olmasaydı, bu kadar büyük bir takdir ve tebriğe mazhar olur muydu?

Sizi hemen yanımızda hissetmek, duanızı manevi bir koruyucu ve zırh olarak bizi sarmış bir vaziyette hissetmek, bilseniz, bizim için ne kadar büyük bir saadete vesile oluyor.

Rabbime sonsuz şükürler ediyor, sizler için ihlâs ve samimiyet ile yapılan, bu kadar hüsn-ü şehadete şahit olmanın büyük saadet ve heyecanının yaşıyorum.

Rabbim bizleri; sizin büyük hizmetiniz, sadakatiniz, ihlâsınız ve manevi desteğinize mazhar eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum