Ayasofya

Aç tavuk rüyasında darı görürmüş.

CHP’li Ahmet Tan: “Oh be!.. Ayasofya dosyası kapandı” demiş.

Sn. Başbakanın Ayasofya ile ilgili bir garip tepkisini dikkate alarak bu karara varmış.

Bilindiği gibi feleğin çarkı artık İslam’ın lehine dönüyor. Bu çarkın önüne çıkan her insan ezilir, yanılır, yıkılır veya kenara itilir.

Bu milletin kalbinden kimse Ayasofya sevgisini çıkarıp atamaz. Sadece Ramazanda da dolsa veya hiç dolmasa da bu millet o mabedi eski altı yüz yıllık manevi hüviyetine bir gün kavuşturur/kavuşturacak. Bunda kimsenin şüphesi olmasın.

Başbakanlar fanidir, gelir gider. Bu hoş kubbede güzel bir sada bırakırsa ne ala, hayırla yâd edilir. Değilse “akıbeti vahimdir.” Nice krallar geldi geçti nice haşmetli başbakanlar fani oldu, çoğu şu anda kabirde hesap veriyor.

Tayyip Erdoğan tek bir Ayasofya ile değerlendirilecek değil elbet, hasenatı bir kefeye, seyyiatı diğer kefeye konacak hangisi ağır basarsa (ki, bana göre hayırlı hizmetleri daha çoktur) ona göre karar verilecek/verilmeli.

Şu anda konumuz o da değil bir Ayasofya’yı açmadı diye de hemen saldırıya geçecek de değiliz. Ama söyleyecek bir iki sözümüzde olacak elbet.

Sn. Erdoğan Ayasofya’nın manevi değerini bilmeyecek kadar konunun dışında biri değildir. Bu şekil konuşmasının bir hikmeti vardır. Onu bulup çıkarmak bize düşmez. Günü gelince açıklanır elbet.

Ancak bu konu o kadar hassastır ki, yüz yıla yakındır bu milletin gönlünde bir yara gibi duruyor. Üstü küllense de sabırla bu yaranın tedavi edileceği günü bekliyor.

Bunu yapmak yerine böyle bir açıklamada bulunmak “Fazla üstüme gelmeyin” demek gibi bir şey…

Yoruldunuz mu ey Başbakan? Çarpıklıkları düzeltmekten yoruldunuz da mı böyle söylüyorsunuz?

Şayet öyleyse, yorulduysanız bizim için hiç sakıncası yok, makamlar gelip geçicidir. İnsan da yorulur normaldir.

Bilinmelidir ki, bu memlekette bütün tabular bir bir yıkılacak, tüm yanlış bilinenler doğrultulacak, bütün çarpıklıklar düzeltilecek ve düzeltilmeli… Doğru olan da budur. Her şey asli hüviyetine, kendi kimliğine kavuşmalı. Aksi takdirde başardık diyemeyiz. Demokrasiyi oturttuk, insan haklarını sağladık, inanç özgürlüğünü temin ettik diyemeyiz.

Bunun için bir başbakan değil birçok başbakan gelip gidecek, birçok kabine değişecek, hatta birçoğu nisyan perdesi altında kalıp unutulup gidecek. Ama bu ülkenin gerçekleri devam edecek. Mukadder geleceğini yaşayacak, bir daha eski haşmet ve şevketine kavuşarak, İslam’ın bayraktarlığını yapmaya layık olduğunu âleme gösterecek.

O nedenle kimse boş yere heveslenmesin…

Hatta belki de kim bilir öyle bir gün gelir ki, Ayasofya’yı CHP açar. “Bu hayırlı hizmette bize nasip olsun” diyebilir. Harikalar asrındayız. Kılıçdaroğlu’nun “başörtüsünü biz çözeriz” dediği gibi bir gün gelir, köprülerin altından çok sular akar ve CHP’li bir başkan “Ayasofya’yı biz açarız” diyebilir. Neden olmasın?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum