Altınla yazdıklarının Kur’ân’ın yakınına bile gelemediğini görsünler

Altınla yazdıklarının Kur’ân’ın yakınına bile gelemediğini görsünler

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 23-24. âyetin tefsiri

1 ﴾اِنْ لَمْ تَفْعَلُوا﴿ cümlesindeki 2 تَفْعَلُوا kelimesi, fi’l-i muzâridir. Bu fiil, zaman-ı hal ile istikbal arasında müşterektir. Huruf-u şartiyeden olan اِنْ zaman-ı halden istikbal dağlarına atıyor. Huruf-u câzimeden olan لَمْ istikbalden mâzi derelerine fırlatıyor. Zavallı تَفْعَلُوا her iki edatın ellerinde top gibi oyuncak olmuştur. Bu edatların bu vaziyetleri zihinleri hem mâziye, hem istikbale gönderiyor ki, mâziyi süslendiren beliğ hitabeleri, altınla yazılan muallâkatları, Kur’ân’ın yakınına bile gelemediklerini görsünler. O sahifeyi gördükten sonra, istikbal sahifesini de ona kıyas etsinler.

تَفْعَلُوا’nun 3 فَأْتُوا kelimesine tercihinde, iki nükte vardır.

Birisi: Kur’ân’ın i’câzı, onların aczindendir. Aczleri ise, eserden olmayıp fiilden olduğuna işarettir. Yani aczlerinin menşei, Kur’ân’ın misli değildir, o misli yapmaktandır.

İkincisi ise: İlm-i sarfta ف,ع,ل bütün fiillerin terazisi olduğu gibi, üslûplarda da uzun hikâyeleri, işleri, vakıaları, kıssaları bir lâfızla ifade eden bir fezlekedir. Sanki kinâye kabîlinden cümleleri tâbir eden bir zamirdir.

4 ﴾وَلَنْ تَفْعَلُوا﴿’daki لَنْ huruf-u nâsıbeden olup, dahil olduğu fiili istikbale nakleder, müekked veya müebbed olarak istikbalde nefyeder. Demek bu cümlenin kaili, pek büyük bir itminan ve ciddiyetle, şek ve şüphe etmeyerek bu hükmü vermiştir. Bundan anlaşılır ki, o zâtın işlerinde hile yoktur.

S - 5 ﴾فَاتَّقُوا﴿ ittika ile tecennüb, ikisi de bir mânâyı ifade ederler. İttika’nın tecennüb’e cihet-i tercihi nedir?

C - Evet ittika, imana tâbidir. Yani ittika, iman olduktan sonra husule gelir. Tecennübde bu tebaiyet yoktur. Binaenaleyh, ittika kelimesi imanı andırır ve ittika lâfzıyla, imana îma ve işaret edilebilir. Fakat tecennüb kelimesi bu işi göremez. Bunun içindir ki, 6 اِنْ لَمْ تَفْعَلُوا’nun hakikî cezası olan 7 اٰمِنُوا’nun yerinde 8 تَجَنَّبُوا’ya tercihan فَاتَّقُوا ihtiyar ve ikame edilmiştir.

9 ﴾اَلنَّارَ﴿ Nâr’ın اَلْ ile tarifi, nâr’ın mâhudiyet ve malûmiyetine işarettir. Çünkü, enbiya-i izamdan işitilmek suretiyle, zihinlerde malûmiyeti takarrur etmiştir.

S - ﴾اَلَّتِى﴿ esmâ-i mevsuledendir. Sıla, dahil olduğu cümlenin evvelce malûm olduğunu iktiza eder. Halbuki sılası olan 10 وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ evvelce muhataplara malûm değilmiş.

C - 11 نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ âyeti bu âyetten evvel nâzil olduğuna nazaran, muhataplar ondan kesb-i malûmat ettiklerine binaen, burada اَلنَّارُ ile اَلَّتِى arasında tavsif muamelesi yapılmıştır.

12 ﴾وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ﴿ Bu kayıtlardan maksat, tehdittir. Tehdidlerin tekit ve teşdit edildiğine binaen, burada 13 اَلنَّاسْ kelimesiyle tekit edilmiştir, 14 حِجَارَة lâfzıyla de teşdit ve tevbih edilmiştir. Şöyle ki: “Menfaat, necat ümidiyle taştan mâmul mâbud ittihaz ettiğiniz sanemler, size tâzip âleti, yani sizi yandırıp yakan ateşe odun olmuşlardır. Zavallılar! Niçin bunu düşünmüyorsunuz?”

S - 15 ﴾اُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ﴿ cümlesinde, makamın iktizası hilâfına 16 لَكُمْ yerine 17 لِلْكَافِرِينَ denilmesi neye binaendir?

C - Evet, Kur’ân-ı Kerim’in takip ettiği usul, ale’l-ekser âyetlerin sonunda küllî kaideleri, fezlekeleri söylediğine göre, Kur’ân-ı Kerim, onların Cehennemlik olduklarını ispat eden delilin ikinci mukaddemesine işaret etmek üzere, ism-i zahiri, zamir yerine, yani لِلْكَافِرِينَ cümlesini, لَكُمْ yerine ikame ile tâmim yapmıştır.

Takdir-i kelâm: اُعِدَّتْ لَكُمْ ِلاَنَّكُمْ مِنَ الْكَافِرِينَ وَالنَّارُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
Yani: “Siz Cehennemliksiniz. Zira kâfirlerdensiniz. Cehennem de kâfirler içindir.”

1 : “Bunu yapamazsanız ki...” Bakara Sûresi, 2:24. 
2 : Yaparsınız. 
3 : Getirin. 
4 : “Asla yapamayacaksınız.” Bakara Sûresi, 2:24.
5 : Sakının. 
6 : “Bunu yapamazsanız ki…” Bakara Sûresi, 2:24. 
7 : İman edin! 
8 : Çekinin, kaçının. 
9 : Ateş. 
10 : “Yakıtı insanlar ve taşlar olan Cehennem ateşi.” Bakara Sûresi, 2:24. 
11 : “Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş...” Tahrîm Sûresi, 66:6.
12 : Onun (Cehennem ateşi) yakıtı taş ve insanlardır. 
13 : İnsanlar. 
14 : Taşlar. 
15 : Kâfirler için hazırlandı. 
16 : Sizin için. 
17 : Kâfirler için.

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz