Almanya'da devlet kurumlarında ırkçılık iddiası

Almanya'da devlet kurumlarında ırkçılık iddiası

Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasının avukatı Mehmet Daimagüler, "Almanya’da Türk ismin varsa ırkçılıktan kaçamazsın. Burada sistematik bir şey var" dedi.

Almanya'da 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, banka soymak ve bombalı saldırılarda bulunmakla suçlanan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasının avukatı Mehmet Daimagüler’in Almanya’daki eğitim hayatı tam bir ırkçılık vakası ile başladı.

Başarılı bir öğrenci olan Daimagüler, Alman öğretmeni tarafından özürlü okuluna gönderilmek istendi. O zamanları Daimagüler şöyle anlattı:

"Yani öyle bir okula gittikten sonra hayatta hiçbir şey olamazsınız. Hiçbir şey. Sizin karneniz engelli okulu dedikten sonra hiçbir yerde iş bulamazsınız."

Irkçılığın içinde imkansızı başardı

Daimagüler, bir komşusunun müdahil olması ile özürlü okuluna gitmekten kurtuldu ancak endüstri meslek lisesine yerleştirildi.

Daha sonra imkansızı başarıp önce Almanya’da hukuk okudu, sonra da dünyanın en prestijli hukuk okulu olan Harvard Üniversitesi'ne gitti.

Daimagüler’in yaşadıklarının üzerinden 40 yıl geçmesine karşın Almanya’daki kurumsal ırkçılık hala devam ediyor.

"Türk isminiz olursa size hakimler daha ağır ceza verir"

Irkçılık okullarla da sınırlı değil. Avukat Daimagüler, Almanya’da Türk ismin varsa ırkçılıktan kaçamazsın diyor ve ekliyor:

"Burada sistematik bir şey var. sizin isminiz Türkçe ise daha çok insan hemen polisi çağırıyor. Türk isminiz olursa size hakimler daha ağır ceza verir.”

"Türklerin de sorumluluğu var"

Irkçılık sadece Türkleri değil Müslümanları da hedef alıyor. Daimagüler'e göre olaylarda Almanya’da yaşayan Türklerin de sorumluluğu var. 

Avukat Daimagüler, Türklerin hak arama konusunda zayıf olduğunu ve bir futbol maçına gösterilen ilginin NSU eylemlerine gösterilmediğini söylüyor.

NSU davasının geçmişi

Almanya'da, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk, 1'i Yunanlı 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı yapmak ve 15 banka soygunu gerçekleştirmekle suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıktı.

NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettiği öne sürüldü.

Mayıs 2013'ten bu yana Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde görülen davada NSU terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan Beate Zschaepe ise örgüt üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim oldu.

Belgeler imha edildi

Davada, NSU'nun hayattaki tek üyesi Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yapan 4 kişi yargılanıyor.

Ülkenin iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi ve bazı emniyet kurumlarında aşırı sağcı gruplar içinde kullanılan muhbirlere ilişkin birçok belgenin ve bilginin 4 Kasım 2011'den sonra imha edildiğinin ortaya çıkması, tepkilere yol açtı. 

Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde 5 yıldır devam eden dava, savunma avukatlarının sunumlarını yapmalarının ardından sonuçlanması bekleniyor.

Kaynak: TRT Haber

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.