Allah'ın bizim ne yapacağımızı bilmesi ve kader konusu

Allah'ın bizim ne yapacağımızı bilmesi ve kader konusu

Her şey kaderimizde yazıyorsa, biz neden yaptıklarımızdan sorumlu oluyoruz? Her şey önceden kaderimizde belli ise, Allah (cc) bizi neden imtihan için Dünya'ya gönderdi; zaten her şeyi önceden bilmiyor mu?

Şöyle düşünebiliriz: Mesela, biz güneşin ne zaman doğup batacağını biliyoruz.Takvime de yazıyoruz, yarın şu saatte güneş doğacaktır. Gerçekten de yarın o saatte güneş doğuyor. Güneşin bu doğuşuna bizim yazmamızın bir etkisi olmadığı gibi, "biz yarın güneşin doğuşunu biliyoruz, öyleyse güneş doğmasa da olur" gibi bir söylem de bulunmamız da hata olur. Güneşin doğmasıyla oluşacak bütün faydalar da olmamış olur.

Allah’ın insanı yaratmasının çok hikmetlerinden birisi de ibadettir.

1. Allah insanı imtihan için yarattı. Bu hikmet insanın yaratılmadan olamayacağı kesindir.

2. Allah kâinatta tecelli ettiği cemal ve kemalini hem kendisi –kendine mahsus bir şekilde– görmek hem de başkalarının gözüyle görmek istiyor. Başkasının görmesi derken bunların başında insan gelmektedir. Bu hikmet de yine insanın yaratılmasını gerekli kılıyor.

3. İbadet için yarattı. Bu hikmetin yerine gelmesi için var olan birisi gerektir. Yaratılmadan ibadetin yerine gelmesi mümkün değildir. Burada yaptığımız ibadetin miktarına göre cennetteki yerimiz hazırlanıyor.

4. Allah’ın her şeyden daha büyük olduğunu ilan etmek ve Allah’ın emirlerini yaymak. Bu hikmetin yerine gelebilmesi için, hem tebliğ edenin hem de tebliğ edilenin yaratılması icap eder.

5. Bir çekirdeğin ağaç olması için toprağa girmesi gerektiği gibi, insanın da yetişip olgunlaşmsı ve terakkisi için dünya tarlasına gönderilmiştir.

6. Eğer başka âlemde yaratılsaydık, o zaman da "Neden bu âlemde yaratıldık?" diye sormamız gerekecekti. "İnsan için en mükemmel imtihan salonu bu olduğu için buraya gönderildik." denilebilir.

7. Bilmekle yapmanın çok farklı şeyler olduğunu vurgulamak gerekir. Bir misal vermiştik. Bizlerin bir çekirdeğin ağaç olacağını bilmemiz onun ağaç olmasına gerek olmadığı anlamına gelmez

8. Allah'ın insanı imtihana tabi tutmasının bir hikmeti, insanların kendi yaptıklarını bilmesi için de önemlidir. Nitekim mahşer meydanında insanın bütün yaptıkları kendisine gösterilecek ve Allah'ın adaleti karşısında insan söyleyecek söz bulamayacaktır. Şayet imtihan etmeden cennet veya cehenneme atsaydı o zaman nefis beni imtihan etmeden Cehenneme atman adalet olmaz diye şekvada bulunabilirdi.

Bir öğretmen düşünün. Kimin ne not alacağını bilsin. Sınıfa girince öğrencilere ben sizin ne alacağınızı biliyordum. Ona göre notlarınızı yazdım. İmtihana gerek yoktur. Elbette öğrencilerin hocalarına itimadı tam bile olsa nefisleri itiraz etmeye yeltenecektir. İşte Rabbimiz nefsin bu itirazını önlemek için bu imtihanı yapmaktadır.

Ayrıca bir makine veya bina için bir plan yapılsa, "madem ki plan var öyleyse binaya ve makinaya ne gerek var"denilebilir mi?..

Yarın bir yere gideceğimizi ve şunları yiyeceğimizi planlıyalım. Buna göre madem ne yapacağımız belli öyleyse ne gerek var gitmeye ve yemek yemeye diyor muyuz?

Biz bile gündelik basit şeyler için bunu diyemezsek, Allah'ın sayısız hikmetlerle yarattığı insanı, "Madem ne yapacağını biliyordu öyleyse neden imtihan ediyor?" denilemez.

Cenab-ı Hak Hakim'dir ve Adil'dir. Hikmetsiz ve abes iş yapmaz ve Adildir, kullarına da zulmetmez.

Kaderin bir manası Allah Teala'nın yarattığı varlıkların hayat programlarını ezeli ilmi ile bilmesidir. Yani insanın anne rahmine düştüğü andan tutun dünyaya gelmesi ve aldığı nefese kadar kaderinde vardır ve Allah Teala tarafından bilinmektedir.

Kader, ilim ve iradeyle düzenlenmiş bir programdır. Kaza ise, bu programın uygulanma safhasının adıdır.

Kaza, Allah’ın kudretinin ortaya çıkmasıdır . Kader ise, Allah’ın ilminin bir yansımasıdır. Bu açıdan bakıldığında kader denildiği zaman ilim akla gelir. Nitekim

“Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Her şeyi biz bilinen bir kader ile indiririz.” (Hicr, 15/21)

ayeti Kader’in Allah’ın bilmesi anlamına geldiğini gösterir.

Kader ilimden çıkmış bir program olduğundan, insanın fiilleri üzerinde zorlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. Nitekim ilm-i kelamın kader mevzusunda bir kaidesi olan “İlim maluma tabidir.” sözü meseleyi daha açık bir şekilde ifade edecektir. Bunu bir misalle açıklarsak mesela, yarın güneşin ne zaman doğup batacağını bilmemiz onun doğması ve batmasına bir etkisi yoktur. Bizler o şekilde bildiğimiz için güneş doğup batmamakta, aksine güneş o dakikada doğup batacağı için bizler bilmekteyiz.

Allah’ın, kimin cehenneme, kimin cennete gideceğini ezelî ilmiyle bilmesi onun ilah olmasının bir vasfıdır. İnsanda cennet veya cehennem ehli olmayı gerektirecek amelleri işlemeye müsait özellikler vardır. İnsana verilen cüz-i irade ile cennetliklerin veya cehennemliklerin amellerini işleyebilirler. Bunda da tüm mesuliyet ona aittir.

Kaderin iki yönü vardır: İnsanın iradesi dışında olanı ki; dünyaya gelmesi, anne ve babasının kim olacağı, eceli vs. (örnekler çoğaltılabilir) gibi hususlardır. Bunda insanın iradesi ile karar vermesi söz konusu olmadığından, bunlardan mesul de değildir.

Kendi iradesi ile yapmaya karar verdiği fiillerinden de mesuldür. Her insan vicdanen bilir ki camiye gitmesi de meyhaneye gitmesi de kendi istemesi ile olur. Burada bir zorlama yoktur.

Bir hadis-i Nebevi (asm) de “her insanın İslam fıtratı üzerine doğduğu" ifade edilmiştir. "İslam" ifadesinin hadislerde geçen manalarından birisi de temiz ve güzel ahlaktır. Yani her insan özünde temiz ve güzel ahlak üzerine, imanın esaslarını tasdik edebilme özelliğinde yaratılmıştır. Ancak kul kendi iradesi ile bu vasfını değiştirip cehennemliklere mahsus inanç içine girer ve cehennemliklere mahsus fiiller işlerse, bundan da elbette mesul olacaktır.

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.