Allah, ölümleri ânında nefislerin ruhlarını alır

Allah, ölümleri ânında nefislerin ruhlarını alır

Günün Ayet-i Kerime meali...

Bismillahirrahmanirrahim
 
Cenab-ı Hak (c.c), Zümer Suresi 42-44. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
 
42-Allah, ölümleri ânında nefisleri(n ruhlarını) alır. Ölmeyenleri ise uykularında (bir nevi‘ ölüme mahkûm eder). Böylece, üzerlerine ölümle hüküm verdiği kimseleri(n ruhlarını) tutar; diğerlerini ise, belirli bir vakte (öleceği zamâna) kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda, ibret alacak bir kavim için nice deliller vardır.(*)
 
43-Yoksa Allah’tan başka şefâatçiler mi edindiler? De ki: “(O putlar) hiçbir şeye sâhib olamazlar ve akıl erdiremezlerse de mi (onları şefâatçi edineceksiniz)?”
 
44-De ki: “Şefâat tamâmen Allah’a âiddir. Göklerin ve yerin mülkü, O’nundur. Sonra ancak O’na döndürüleceksiniz.”
 
(*) “Pek çok nev‘lerde, hattâ gece ve gündüzde, kış ve baharda ve cevv-i havada (hava boşluğunda) hattâ insanın şahıslarında, müddet-i hayâtında değiştirdiği bedenler ve mevte (ölüme) benzeyen uyku ile haşir ve neşre (öldükten sonra dirilmeye) benzer birer nevi‘ kıyâmet, bir kıyâmet-i kübrânın (en büyük kıyâmetin) tahakkukunu (gerçekleşeceğini) ihsâs ediyor (hissettiriyor), remzen (işâretle) haber veriyorlar. 
Evet meselâ: Haftalık bizim saatimizin sâniye ve dakīka ve saat ve günlerini sayan çarklarına benzeyen, Allah’ın dünya denilen büyük saatindeki yevm (gün), sene, ömr-i beşer (insan ömrü), deverân-ı dünya (dünyanın devirleri), birbirine mukaddeme (başlangıç) olarak birbirinden haber veriyor, döner işlerler. Geceden sonra sabâhı, kıştan sonra baharı işledikleri gibi, mevtten sonra subh-ı kıyâmet (kıyâmet sabâhı), o destgâhtan (tezgâhtan), o saat-ı uzmâdan (en büyük saatten) çıkacağını remzen haber veriyorlar. 
Bir şahsın müddet-i ömründe başına gelmiş birçok kıyâmet çeşitleri vardır. Her gece bir nevi‘ ölmekle, her sabah bir nevi‘ dirilmekle emârât-ı haşri (haşrin emârelerini) gördüğü gibi, beş-altı senede bil-ittifak (tamâmıyla) bütün zerrâtını değiştirerek, hattâ bir senede iki def‘a tedrîcî (derece derece) bir kıyâmet ve haşir taklîdini görmüş. Hem hayvan ve nebat nev‘lerinde üç yüz binden ziyâde haşir ve neşir ve kıyâmet-i nev‘iyeyi (nev‘lerin dirilmelerini) her baharda müşâhede ediyor (görüyor). İşte bu kadar emârât ve işârât-ı haşriye ve bu kadar alâmât ve rumûzât-ı neşriye elbette kıyâmet-i kübrânın tereşşuhâtı (sızmaları) hükmünde, o haşre işâret ediyorlar.” 
 
(Sözler, 29. Söz, 195-196)

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.