Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Akil insanlar toplantısı

Birkaç gün önce Akil İnsanlar Güneydoğu Grubunun Gaziantep toplantıları yapıldı. Bunlardan bir tanesi de STK Temsilcileri ile düzenlendi. Toplantıya Gaziantep'te görev yapan seksen STK'nın temsilcisi katıldı. Biz de Gaziantep Köprü Eğitim ve Kültür Derneği adına katıldık.

Öncelikle şunu ifade etmek durumundayız. Türkiye çok cesur bir şekilde ve alışılmışın dışında, kuvvetli irade ile hayırlı bir yola girdi. Yüz senedir büyük darbelere maruz kalan ülkemizde yaşayan insanların kardeşliği, büyük bir taarruz ve fitnenin hedefi oldu. Müslümanların önünü kesmek ve onları geri bırakmak için, çok dehşetli fitne ve tuzak dolu senaryolar sahneye kondu. Bu senaryolar, ülke yönetimini şöyle veya böyle ele geçirenler vasıtasıyla bilerek veya bilmeyerek uygulamaya konuldu.
Bu zihniyet, devletin adeta genlerine kadar sirayet etti ve adeta şifreleri haline geldi.  Bazen çok çirkin ifadelerin de telaffuzuna vesile oldu. Gün geldi ‘’devlet için kurşun yiyen de, kurşun atan da kutsaldır’’ söylemi ile bu kirli savaş savunuldu. ‘’Ne yaptıysak, devletimiz için yaptık’’ diye yargısız infazlar ve fail-i meçhuller savunulmaya çalışıldı.

Bugüne kadar görev yapan bütün hükümetler, meseleye bu genetik yapı ve kodlanmış şifreler çerçevesinde baktı. Bu çerçevenin dışına çıkıp bir çözüm yolu bulma konusunda yapılan bazı teşebbüsler de, bu dehşetli yapının hile, tezgâh ve kontra atakları ile geri püskürtüldü ve etkisiz hale getirildi. ‘’Kürt realitesini tanıyoruz’’ ve ‘’AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer’’ sözleri, Ankara’nın derin ve karanlık dehlizlerinde, sahiplerine iade edildi.

Şimdi çok ciddi ve kararlı bir şekilde, çok daha farklı ve güçlü bir irade ile büyük ve tarihi bir proje, derin devletin ve dehşetli yapının hala ayakta kalabilen legal ve illegal bütün temsilcilerinin panik halinde ve canhıraş gayretlerle yaptıkları muhalefete rağmen sağlam adımlarla uygulanmaya devam ediliyor. 

Bu toplantıda birçok STK Temsilcisi gibi, biz de görüş ve düşüncelerimizi ifade etme imkânı bulduk. Akil adamlar sekretaryası ve özellikle Sayın Mehmet Emin Ekmen her konuşulanı dikkatli bir şekilde not aldı. İnşallah bu görüş ve düşüncelerden gerektiği kadar yararlanılır. Türkiye'nin ortalamasını temsil eden ma'şeri vicdanı rahatlatacak bir netice ile bu proje maksadına ulaşır. 

Konuşmamızda Kürt Meselesinin kısa bir özetini yaptık ve bugün uygulanmaya başlanan "Çözüm Süreci"nin, Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olduğunu söyledik. Bu görüşümü bir kaç seferdir ifade etmeye çalışıyorum. Bu görüşüme karşı, bazı itirazlara da muhatap oluyorum. Bu itirazları da normal karşılıyorum ve bu itirazlarında tamamen hissi sebeplerden kaynaklandığını düşünüyorum. 

Ben de bu itirazları şu şekilde cevaplamaya çalışıyorum:
Cumhuriyet tarihinde en fazla acıya sebep olan mesele Kürt meselesidir. 
En fazla can kaybına yol açan mesele Kürt meselesidir. 
En fazla can yakan ve büyük sürgün dalgalarına sebep olan mesele Kürt meselesidir.
Devletin ve milletin en çok uğraştığı ve konuştuğu mesele Kürt meselesidir.
Doksan senedir bir şekilde varlığını hep şiddetli bir şekilde hissettiren mesele Kürt Meselesidir.
En çok ekonomik kayba yol açan mesele Kürt meselesidir. 
En çok tartışılan ve birbirinden uzak görüş ve düşüncelerin ifade edildiği mesele Kürt meselesidir. 

Bununla ilgili maddeleri daha da fazla uzatabilirim. 
Dolayısıyla, bu ülkenin en büyük meselesinin çözümü için uygulamaya konulan, bugüne kadar denenmemiş, daha doğrusu denenmeye cesaret dahi edilmemiş bir proje, elbette bu ülkenin en büyük projesidir.

Kürt Meselesi çok farklı boyutları ile dile getirildi. Farklı dünya görüşüne sahip insanlar, meseleye kendi görüşleri açısından baktılar ve farklı çözüm yolları önerdiler.
Bu ülkenin düşünen, çözüm ve proje üreten bütün insanlarını, bu önemli konuda dinlemek gerekir. Bu ülkede yaşayan bütün insanları, her yönü ile memnun edecek bir çözüm yolunu bulabilmek de mümkün değildir.

Fakat hiç olmazsa, asgari müştereklerde bir araya gelinebilecek ve ülkede yaşayan bütün insanların tedirginliklerini en alt düzeye indirebilecek bir konsensüs arayışları elbette çok makul ve değerli bir yoldur.

Bu gezi ve arayışlar, böyle bir düşüncenin sonucudur. Bugüne kadar bu ülkede hiçbir konuda, bu kadar geniş çaplı bir araştırma ve konsensüs arayışı içinde olunmadı. Bu bile başlı başına tebrik edilecek çok önemli bir çalışma değil midir?

Etyen Mahcupyan, Kezban Hatemi, Yılmaz Ensaroğlu ve Mehmet Emin Ekmen’in de aralarında bulunduğu heyet, Gaziantep’te bu manada birçok toplantı yaptı ve mümkün olan en geniş bir çerçeve içinde görüşleri dinleme imkânlarını araştırdı.
Bütün Türkiye sathında yapılan bu toplantıların, çok hayırlı neticeler vereceği konusunda en ufak bir şüphem yok. Ergenekon kaynaklı bazı provokasyon girişimlerinin de, milletin vicdanının terennümü olmadığı çok bariz bir şekilde görülüyor.

Doksan senedir, bu ülkeyi ve insanlarımızı yakan fitne ve ırkçılık ateşinin sönmesini vicdan sahibi her vatandaşımız istiyor. Çünkü bu proje her ne kadar açık ve aleni bir şekilde ifade edilmezse bile, bu kadar yılın ırkçı ve ulusalcı politikalarından vazgeçerek, kardeşlik ve beraberlik zeminine geçmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.

Bu kadar yıl sonra, adalet ve hakkaniyet duygusu, devletçi ve ırkçı düşünce ve reflekslerin önüne geçti. Meseleye siyasi inat, husumet ve tarafgirlikle bakmayan herkesin, bu hususu görmek konusunda zorlanmayacağı kanaatindeyim. Bazı hususları Başbakan ve bu projenin mimarları çok açık olarak ifade etmeyip, zamanın hükmünü ibraz etmesine bıraksalar bile, bu konunun anlaşılması için de çok fazla beklemeye gerek kalmayacağı inancındayım. Tabi çok büyük bir provokasyon olmaması ihtimali ile bunları ifade ettiğimin kaydını da unutmadan, bunları ifade etmek istiyorum.

Yılmaz Erdoğan’ın ‘’çözüm sürecine destek yüzde 110’dur’’ diye ifade ettiği hususu da yabana atmamak gerekir. Önyargı ve siyasi angajman ve peşin hükümlerin dışında, bu projeye karşı çıkabilecek hiçbir ciddi argüman ileri sürülemez.  Çünkü netice itibariyle, bu ülkede kirli ve karanlık bir çatışma ortamında hiçbir gencin ölmemesi ve bu ülkedeki hiçbir ananın bağrının artık böyle bir mesele için yanmayacak olması, çok büyük bir kazanım ve reform değil midir?

Bu duygu ve düşüncelerle biz de akil insanlar heyetinin toplantıya katılan bütün üyelerine, Kürt Meselesi ve Said Nursi kitabımız ile birlikte Münazarat eserini takdim ettik. Hepsi de bunu memnuniyet ve samimiyet ile kabul ettiler.

Toplantının sonunda yine söz alarak, bu sürecin paralelinde yazmış olduğumuz ve Risale Haber’de de yayınlanmış bulunan ‘’Dicle-Fırat Destanı’’ şiirimizi de okumak fırsatını bulduk. Kardeşlik, birlik ve beraberliğe vurgu yapan bu şiirimizin de, hem STK Temsilcileri ve hem de heyet üyeleri tarafından memnuniyetle karşılanmasına da sevindik. Ayrıca şiirin birer örneğini de heyet üyelerine verme imkânı bulduk.
Bu topraklarda yaşayan ve bu ülkede birlik, beraberlik ve huzuru savunan herkesin, bu çok büyük ve tarihi adıma bütün kuvvetiyle destek vermesi gerekir. Ülkemizin baharlarına artık kan damlamaması, herkesin kaygısız ve telaşsız bir şekilde çocuğunu askere gönderebildiği, ekonomik imkânların boşu boşuna silah ve baruta değil de kalkınma ve refaha harcandığı bir ülkede yaşamanın yolu, bu projenin başarısından geçer.

Aksi bir ihtimali düşünmek de, telaffuz etmek de istemiyorum. Rabbimiz bu ülkeyi ve burada yaşayan bütün insanlarımızı, böyle kötü bir ihtimalden korusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum