Haşmet BABAOĞLU

Haşmet BABAOĞLU

Ağaçlar ne anlatıyor bize?

Ağzımız bir karış açık alışveriş merkezlerine, otoyollara, otellere, köprülere bakıyoruz... Tasarımlarına, mühendisliklerine ve işçiliğine hayran kalıyoruz.

Çelik konstrüksiyonlu bir binanın ortalama ömrü 70, betonarme binanın 60 yıl.
Ama gösterişleri ve iddiaları öyle yüksek, görüntüleri öyle güçlü ki, onları "ölümsüz" sanıyoruz.
Ya ağaçlar?

Ege'de sürekli gelip geçtiğimiz bir yol kenarında toz toprak içinde yükselen zeytin ağaçlarının çoktan yarım asrı devirdiğini biliyor ve umursuyor muyuz?

Kaç kişi Kütahya'ya yolu düştüğünde "bir de Kumarı köyüne varalım da, bin yıllık kestane ağacına şöyle sırtımızı yaslayalım" diyor?
Düşünün ki, bu ağaç, Bizans'ı görmüş, Osmanlı'yı görmüş...

Yanı başında durup derin derin düşüneceğimiz bir "anıt" varsa eğer gerçekten...
Ağaçlardan başka ne olabilir bu?

Ama böyle bakmayı, böyle değerlendirmeyi unutturmuşlar bize!
Şimdi yeni yeni çevreci bilinçle onları tekrar fark etmeye zorlanıyoruz.
Modern ve çevreci bir iade-i itibar kampanyası nın kahramanlarıymış gibi görüyoruz ağacı, çiçeği, böceği...
Oysa eksik bu bakış!

Biraz da tabiatın aynasında kendimize ve uygarlığımıza bakmayı denemeliyiz.
Yaşlı bir ağacın yüzyıllar boyunca orada bilgece duruşu karşısında...
Bizim birkaç yıllık hırslara köle olmuş kibirli benliklerimizin ne kadar gülünç kaçtığını görebilmeliyiz!

Geçen akşam...
Arkadaşlarla sohbet ederken içlerinden biri "Kudüs'te seni en çok neresi etkiledi Haşmet Ağabey?" diye sordu.
Hiç duraksamadan cevapladım: Kubbet üs Sahra ve Zeytindağı...

Neden Zeytindağı?
Çünkü oradan bakınca bütün "eski şehir"; Harem'üş Şerif, Kıyamet Kilisesi, Ağlama Duvarı'nın bulunduğu bölge, hepsi panoramik olarak karşında...
Peygamberler, mucizeler, acılar ve ilahi sevinçler tarihi...
Muazzam bir manzara!

Ama benim için Zeytindağı'nın asıl etkileyici yanı neydi, biliyor musunuz?
Orada Getsemani bahçesindek iki bin yıllık olduğuna inanılan kocamış zeytin ağaçları var.
Varlıklarını bilmek bile tatlı bir ürperti oluşturuyor insanda!
Hz. İsa'yı görmüş zeytin ağaçları!..
Hani İncillere göre yakalanmasına az kala İsa'nın havarilerine "siz burada oturun ben de şuraya gidip dua edeceğim" diye (Matta 26. 36) işaret ettiği ağaçlar...
Selahaddin-i Eyyubi'ye tanıklık etmiş ağaçlar...

Olabildiğince uzun bir ömrümüz olsun isteriz, olmaz.
Zenginlikler biriktiririz, soyumuza kalsın diye, kalmaz.
Devletler kurarız, ebediyen yaşasın isteriz. Yaşamaz.
Anlı şanlı Roma 500 yıl, Doğu Roma yaklaşık 1000 yıl, Osmanlı 700 yıl yaşamıştı.
Pek görkemli sayıyoruz bu özelliklerini...

Oysa...
Zeytindağı'ndakilerden vazgeçtim.
Bizim Hatay civarındaki 1200-1300 yıllık zeytinleri düşünüyorum da...
Hani hala bıkmadan, usanmadan, hep aynı yüce gönüllülükle her yıl yüzlerce kilo mahsul vermeyi sürdüren zeytin ağaçlarını...

Görkemse, işte görkem!
Hikmetse, işte hikmet...
Ama bakmasını bilene...

Sabah

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.