Acizilik psikolojisi ve darbe çığırtkanlığı

Güç ve iktidardan düşmek çok kötü bir şey olmalıdır. Emir veriyorsunuz geliyorlar, emir veriyorsunuz gidiyorlar. Paraları basıp istediğiniz her şeyi alıyorsunuz. Yetkilerinizi kullanarak her istediğinizi yaptırıyorsunuz. Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda.

Tersini düşünmek aklınıza bile gelmiyor. Ama hayat bu. Hiç belli olmuyor. Bir gün geliyor işler tersine dönüyor. Gücünüz her ne ise; para, makam-mevki, iktidar elinizden gidiveriyor, bütün bunları besleyen açık ya da gizli destekler yavaş yavaş çekiliveriyor. Böyle bir insan, acze ve dara düşmenin tadına varıyor. Nefis ve enaniyeti de çok kabarmışsa hatasını anlamaya, sabır, tevekkül ve itaat etmeye bir türlü yanaşmıyor. Elindeki oyuncağını kaptırmış bir çocuk gibi hırçınlaşıyor ve isyan ediyor.  Bir yandan  korku, diğer yandan panik, bir yandan şaşkınlık, diğer yandan ümitsizlik boş bırakmıyor kendisini.

Bu durumdaki birisi, nefis ve enaniyetinin baskısı altında ezilmekten bunaldığı için bir kurtarıcı arayacak, “Helal mıdır, haram mıdır, meşru mudur, yoksa gayrı meşru mudur?” sorgulamasını yapma ihtiyacı bile duymadan herkese kucak açacaktır. Bu kişi, bir de birilerini temsil ediyorsa, acziyetini, ümitsizliğini ve şaşkınlığını, temsil ettiği kişilere de bir hastalık gibi bulaştıracaktır.

Temsilcilerin zafiyet geçirme hakları veya lüksleri olmamalı, meşru olmayan yollarda gölgesi bile görülmemeli, hele ümitsizlik lugatlerinde hiç bulunmamalıdır. Çünkü temsil edilenlerin ümitleri ve gelecekleridir onlar. Bu ümitleri boşa çıkaramaya hakları olamaz. Temsilin hakkını vermek zorundadırlar. Veremedikleri ya da layık olamadıkları zaman, riyakâr ve olmadıkları gibi görünmeye çalışacaklardır ki; bu da çok tehlikeli bir durumdur.

Bu durumdaki temsilciler; eski satvet ve saltanatlarına yeniden kavuşabilmek için gereken ne varsa yapmaya çalışırlar. Bir yandan dürüstlük âbidesiymiş gibi “halkçıyım, demokratım” diyerek kendi reklamlarını yaparken, özellikle de meşru olmayan yollara başvurarak, üstüne üstlük başkalarını da âlet ederek, “Ne olursa olsun elde etmeliyim.” bencilliği ile davranırlar. Bulanık ortamları, karşısındaki gücü parçalamayı severler, kaostan medet umarlar. Kendilerini imtiyazlı sayarlar, herkesi ve her şeyi nefislerine feda ederler. Gizliden gizliye her haltı karıştırırlar, bazen çaktırmadan aba altından sopa gösterirler, ama hiçbir şeyden de haberleri yokmuş, dünyanın en iyi ve en dürüst insanlarıymış gibi davranırlar.

Oyun elbette hep böyle sürmez. “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner.” Oynadıkları oyun ayaklarına dolanır. Halka rağmen halkçılık balonları “fısss” diye söner.

Temsil yetkisi olanların güçlü olması, demokratik yollardan çözümler üretmesi, “Müdahalenin zaruri hale gelmesi” gibi siyasi bir acziyet ifade eden cümleleri asla sarf etmemesi gerekir. Siyasilerce çözülmesi gereken bir problem, çözümsüz bir halde, icra makamlarına usül dışı olarak havale edilirse, daha da büyütülmüş olacaktır. Bu aynı zamanda kaosa destek vermek anlamını taşıyacaktır. Bu kahraman milletin meclisinde acziyet gösterilerek darbe çığırtkanlığı yapılması meclisin şânına sürülen bir lekedir. Halkın oyları ile iktidara gelemeyecek olan halkçıların bir türlü vazgeçemedikleri eski alışkanlık olsa gerektir: Böl ve yönet. Meşru yollarla olmuyorsa; “Hedefe giden her yol mübahtır.” felsefesi ile gayrı meşru yollarla sahip olmak düşüncesi çok kötü bir düşüncedir.

Kaos çıkarmak, parçalamak ve bölmek bir acziyettir. Kargaşa ve bulanıklıktan medet ummak nefis ve şer hesabına çalışmaktır. Devleti, kurumlarını ve milleti oyuna getirmek artık eskisi kadar kolay değil. Çünkü gizli oyun oynayanların maskeleri düştü. Oyun; terörden beslenenlerin ve terörün bitmesinden rahatsızlık duyanların oyunudur. Bütün sermayelerinin ellerinden eriyip gitmesinin korku ve paniğidir. Korkunun ecele faydasının olamayacağı artık herkesçe, özellikle de ikiyüzlü şer odaklarınca bilinmelidir. Bu aziz milletin feraseti her oyunu bozacak güçtedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.