28 Şubat mağdurları yeniden yargılama istiyor

28 Şubat mağdurları yeniden yargılama istiyor

28 Şubat'a giden süreçte üniversiteye hazırlanırken tutuklanan, yargılama sonucu müebbet hapis cezası alan ve 24 yıldır cezaevinde bulunan Ahmet Şat için ailesi yeniden yargılama istiyor.

Batman'da doğup büyüyen Ahmet Şat, liseyi bitirdikten sonra üniversiteye hazırlanmak için birkaç arkadaşıyla yerleştiği İzmir'de "İslami Hareket Örgütü" üyesi olmak suçundan gözaltına alındı. İdamla yargılanan ve müebbet hapis cezası alan Şat, 24 yıldır cezaevinde bulunuyor.

Cezaevinde, "Vahiy Öğretisi ve İslam" adlı bir kitap yazan Şat, iktisat ve ziraat mühendisliği lisans eğitiminin ardından ilahiyat alanında yüksek lisans yapıyor.

Ahmet Şat'ın kardeşi Zeynep Durmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 45 yaşında olan kardeşinin 21 yaşındayken üniversiteye hazırlanmak için İzmir'e yerleştiğini söyledi.

İzmir'e yerleştikten kısa süre sonra kardeşinin Batman'dan arkadaşıyla kaldığı evde gözaltına alındığını belirten Durmaz, "Çok büyük işkenceler gördü, 15 gün süren, hatta daha fazla gözaltı süresinden sonra yargılanıp müebbet hapse çarptırıldı. O zaman idam almıştı, idam olmadığı için müebbete çevrildi. Bu gözaltı süreci, çok ciddi hukuksuzluklarla yapıldı. Kardeşim 15 gün boyunca çok ağır işkencelere maruz kaldı. 2 kez bayıldı, defalarca doktora götürüldü. Fakat buna rağmen doktor işkence raporu vermedi." diye konuştu.

Kardeşinin, mahkemede isnat edilen hiçbir suçu kabul etmediği için örgüt üyesi olmakla itham edildiğini aktaran Durmaz, kardeşi ve arkadaşlarının duruşmada konuşmamasının delil kabul edildiğini ifade etti.

Konuşmamanın delil olarak kabul edilemeyeceğini belirten Durmaz, şöyle devam etti:

"Kardeşim ve arkadaşlarının konuşmamaları delil kabul edildi. Kardeşim, kayınbiraderim ve evdeki 2 arkadaşı idama mahkum edildi. Üniversiteye hazırlanan 4 arkadaş. Polis eve baskın yaparak onları gözaltına alıyor. Tutuklanıyorlar. Akabinde bir sürü silah ve mühimmat oraya konularak, onlarınmış gibi gösteriliyor. İlginçtir, bunlar işkence görürken, işkence yapan polisler, 'sizin yüzünüzden namazımızı kaçırdık.' diye daha fazla işkence yapıyorlardı bunlara. Daha sonra bunlara işkence yapanlar FETÖ davasından yakalandılar, hakimler FETÖ davasından yakalandılar. İşin garip cilvesi bir arada cezaevine girdiler. Hem yargılananlar hem de işkence yapanlar hem de kardeşim onlarla beraber. Yani çok açık bir kumpasın kurbanı oldu bu insanlar. Fakat bunlar çeyrek asırdır içeride, haksız bir şekilde devletin veya bu güçlerin yapmış olduğu haksızlıkların kurbanı olarak içeride kalıyorlar."

"Biz af dilenmiyoruz"

Durmaz, 10 kardeş olduklarını, kardeşleri Ahmet Şat'ın başına gelenleri öğrendikten sonra bütün ailenin çok üzüldüğünü vurgulayarak, şunları anlattı:

"Annem çok hastalandı daha sonra. Hepimiz çok üzüldük, böyle bir şeyin olabileceğine inanmadık. Çünkü kardeşim böyle bir şeyi yapabilecek bir insan değil. Kardeşim gerçekten hayatında sadece erdemli yaşamayı kendisine prensip edinmiş bir insan. Annem üzüntüsünden çok ağır hastalandı ve annemi kaybettik, bunun akabinde. Kardeşim içeriden sadece annemin taziyesi için çıktı. Bu bize çok acı verdi, bütün kardeşlere ve babama da. Ahmet define katılamadı, taziyeye katıldı. Bizler kardeşler dışarıda acımızı birlikte yaşarken, benim kardeşim tek başına içeride acısını yaşamak zorunda kaldı. Bu bizi daha da fazla yıktı. Dolayısıyla var olan bu haksızlığın artık bir an önce bitirilmesini arzu ediyoruz.

Babam çok yaşlı. Tek korkumuz babamın başına bir şey gelirse kardeşimin taziye için dışarı çıkması. 10 kardeşin her biri kendi çapında çok ciddi acılar yaşadı. Bizler düğünlerimizi yaptığımızda kardeşimiz yanımızda değildi. Üzüntülerimiz olduğunda onunla paylaşacak zamanımız olmadı. Ne sevincimizi ne üzüntümüzü paylaşabildik onunla. Sürekli bir tarafımız eksik, her zaman bir tarafımızda bir sızı, bir acı var. Kalbimizin bir tarafından sürekli kardeşimden dolayı bir acı hissediyoruz. Bizim tek isteğimiz, bizde de olan bu sızının giderilmesi."

Ahmet Şat ve arkadaşlarının "İslami Hareket Örgütü" ile itham edildiklerini dile getiren Durmaz, bu örgütün varlığının o dönem kabul edilmediğini vurguladı.

Durmaz, "İslami Hareket Örgütü" olmamasına rağmen, kardeşinin ve diğer kişilerin bu örgüte üye olmaktan yargılandıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu örgütün varlığı yaklaşık 10 yıl sonra mahkemelerde kabul edildi. İşin içinde o kadar çok hukuksuzluk ve adaletsizlik var ki olmayan bir örgütten dolayı bu insanlar idama mahkum ediliyorlar, müebbete çevriliyor daha sonra, 10 yıl sonra daha yeni kayıtlara geçiyor. Ama o zaman örgüt diye bir şey olmadığı halde düzenlenen kumpasla bu isim altında onların daha rahat yargılanmalarını sağlamak için böyle bir isme ihtiyaç duyuluyor ve var olan düzen de bu ismi yaftalıyor ve onlara yapıştırıyor."

"İkinci kitabını yazıyor"

Durmaz, kardeşi Ahmet Şat'ın Batman M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kaldığını ve "Vahiy Öğretisi ve İslam" kitabının ardından ikinci kitabını yazdığını söyledi.

Kardeşinin mühendis olmak için üniversite sınavına hazırlandığı sırada tutuklandığını anımsatan Durmaz, şöyle konuştu:

"Hayata dair hiçbir ümidini kaybetmedi. Kardeşim her zaman ümitvar oldu. Sürekli araştıran, okuyan, cezaevinin bütün sıkıntılarına rağmen... Bazen 3 kitaptan fazla izin verilmiyor. Sistem, bu insanları zaten müebbete mahkum ediyor ama içeride de daha fazla cezalandırıyor. Kitap bulunduramıyorlar. Haftada 10 dakika ailesini arıyor, aileler gittiğinde sadece 45 dakika görüş oluyor. Mahkumiyet her yönüyle yaşatılmaya çalışılıyor. Ahmet, ümidini yitirmedi. İki üniversite bitirdi, yüksek lisansa başladı fakat olağanüstü halden dolayı sınavlarına gidemedi.Kardeşim iktisat ve ziraat mühendisliği okudu, şu an ilahiyatta yüksek lisans yapıyor. Bütün gençliğini içeride geçiren bir insan. O kadar iffetli, o kadar hayata karşı duruşu farklı ki. Her görüştüğümüzde onlar bize moral veriyor."

Durmaz, "Kardeşim de onun gibi olanlar da affedilmek gibi bir düşünceye sahip değil. Biz af dilenmiyoruz. Bizim tek istediğimiz bu insanlara tekrar adil yargılanmaları için bir şans tanınması. Gerçekten adil yargılama yapılırsa bu insanlar içeride kalmayacak. Çünkü kardeşimin üzerinde silah, cinayet yok, örgüte mensup olmadı. Bu insanlar masum bir şekilde üniversiteye hazırlanan gençlerdi, bunlar müebbeti hak edecek hiçbir şey yapmadılar." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki hassasiyetini de bildiğini vurgulayan Durmaz, "Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok hassas olduğunu, yüreğinin çok güzel olduğunu da biliyorum. Diğer anaların evlatlarını kendi evladı gibi bağrına bastığını da biliyorum. 'Sayın Cumhurbaşkanım, bizler yıllardır, kendi evladımızdan uzağız. Annemi kaybettim, babam çok yaşlı ve bütün kardeşler bir tarafımız sürekli eksik bir şekilde kardeşimin acısını hissediyoruz. Yapabilirseniz sizler bir şey yapabilirsiniz. Bu insanlara artık gecikmiş de olsa bir adalet verilmesi, bu insanların adil bir şekilde yargılanması gerekiyor. Adalet bugün onlara, yarın başkalarına. Çünkü bu insanlar haksız yere içerideler, bunun için yetkililerden bir an önce gerekli adımların atılmasını istiyoruz." diye konuştu.

"Hayallerini çaldılar"

Şat'ın Batman'da yaşayan babası Fahrettin Şat (84) da en küçük oğlu Ahmet'in başarılı bir öğrenci olduğunu belirterek, üniversite sınavında istediği bölümü kazanmadığı için İzmir'e gittiğini söyledi.

"Hafta sonları inşaatlarda çalışarak dershane parasını çıkarmaya çalışıyordu." diyen Şat, oğlunun İzmir'de 4 arkadaşıyla kiraladıkları eve polislerce 1994 yılında düzenlenen operasyonda gözaltına alındığını aktardı.

Şat, oğluna İzmir'de yargılandığı davada 1995 yılında müebbet hapis cezası verildiğini anlatarak, "Oğlumun hala neden ceza aldığını anlayamıyorum. 24 yıldır suçsuz yere cezaevinde. O dönem Devlet Güvenlik Mahkemesi müebbet verdi. Ceza aldıktan sonra karara itiraz ettik. Müracaatımız 28 Şubat sürecine denk geldi. Yargıtay oğlumun dosyasını açmadan kararı onadı ve geri gönderdi." diye konuştu.

"Oğlum ömrünü okumaya adamıştı ama hayallerini çaldılar. FETÖ'cüler çocuğumun hayalini çaldılar. Cezaevinde 2 üniversite bitirdi, 2 kitap çıkardı." ifadelerini kullanan Şat, oğlunun yeniden yargılanması halinde beraat edeceğine inandığını belirtti.

Oğlunun durumundan dolayı eşi Fatma Şat'ın yaşadığı üzüntü ile rahatsızlandığını ve vefat ettiğini aktaran Şat, mağdur olduklarını kaydetti.

Şat, "Annesi oğlunu göremeden üzüntüsünden vefat etti. O süreç 28 Şubat'a denk geldiği için bir çare bulamadık. Oğlumun yeniden yargılanmasını istiyoruz. Eğer tekrar yargılanırlarsa serbest bırakılacağına inanıyorum." şeklinde konuştu.

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.