Cemil KARAKULLUKÇU

Cemil KARAKULLUKÇU

21. Gün mektupları (2)

Sevgili dostum;

Zirvelere çıkmak için sürünmeyi göze almayan kim ki, sevgili dostum! Sürünmeyi, çileyi, bir başınalığı, hiçbir şeye sahip olmamayı, horlanmayı, acıları, gözyaşı akıtmayı, acizliği hissetmeyi göze almayan zirveye tırmanamaz.

Biz, birlikte olduğumuzdan bu yana, bizden, ikimizden misal vereyim istersen. Uçarak bir dünya zirveciğine bile çıktığımızı hatırlıyor muyuz? Durup dururken az mı çektik anlamsız gidiş ve gelişlerden? Az mı oyalandık? Az mı korkutulduk? Az mı ket vurduk duygularımıza? Az mı seninle için için ağladık koruluklarda, tenhalarda?

Hatırlıyor musun sevgili dostum? Bir gün birlikte oturduğumuz bir evden kendimizi zor dışarı attık. Dışarı fırlar fırlamaz soluğumuzu boğaza bakan tarihi tepede aldık. Orada, tarihin de bize sergilediği İstanbul’un o görkemli eserleri ile mest olduktan sonra, “Oh hayat varmış!” diye, baskıcı sözlerden biraz olsun özgür olduğumuzun tadını çıkardık. Senin bana söylediğin şu söz hala kulağımda: “Bu hayat öyle onların dediği gibi değil!” Ben bu sözün ne anlama geldiğini bildiğim için, “nasıl yani?” demedim. O sözden özgürlüğün ne olduğunu bütün kesimlerimizce henüz tam kavramadığımızı anlamıştım. Acıdır belki ama bir gerçek; bütün yeteneklerimizin köreldiğini biliyordum.

Ama o günler bir çıkmazdaydık biz. Bir büyük davanın içindeydik; ama bir büyük davayı kendi kafalarındakine uydurarak bize dayatmaların karşısındaydık aynı zamanda. “Bu böyledir” deyip kestirip atanlara az mı tanık olduk? Az mı tanık olduk bön bön bakanlara? Yapmak isteyip de dayatmalar karşısında pes ederek hiçbir şey yapamayanları az mı gördük?

O tepede, o gün, ikimiz birlikte ağladık. Neden? Çok zenginliklere sahip olduğumuz halde ne diye fakirleştiğimizin acısını çektik yıllarca. O tepede bu çektiğimizin zirvesindeydik. Acıların zirvesi bile bize çok şeyler kazandırdı, değil mi sevgili dostum?  İşte o gün koca taş parçasına vurup ta aşağılarda karanlıklarda kaybolurken, sen kahkahayı patlatmıştın. Ben de masum bir varlığa içimdeki öfkeyi boşaltma garipliğine düştüğümden katıla katıla gülmüştüm. Eminim, görkemli tarih de o ihtişamı içinde bizim gibi iki zavallıcığa bakarak gülmüştü.

Yine ikimiz baş başa verip kendimizi rahatlattığımızda, bir şey daha olduydu, sevgili dostum. Oturduğumuz yerin biraz aşağısında o zıpkıncıklarıyla duran gevene de imrenmiştik. O olup bitenlerden haberi yoktu, bizim çektiklerimizden de. İmrendik onun rahatlığına, tevekkülüne ve teslimiyetine. Geven gevenliğini yapıyordu elbette. Ya biz ne yapıyorduk? Birbirimizin hatalarının girdabında ha bire boğuşup duruyorduk.

Bize ne olmuşsa, biz ne çektiksek hep kör baskının yüzünden, özgürlüğümüzün engellenmesinden olmuş. Bunun altına imzamı basarım ben. O günleri hatırlayıp ikimiz birlikte iç çektiğimizde “biz insan yorgunuyuz” demiştin. Bu sözün de hafızamın en silinmez yerinde kazılı duruyor, bilesin.

İnsanlar bizi yordu; insanlar bizi yanılttı; insanlar bizi şaşırttı. Ah, insan insana yaptığını asla hiçbir varlık yapamaz ve yapmaz. Canavarlar bile bu acıyı, acıları insana çektirmez.

Sevgili dostum, neden yazıyorum bunları ben. Sana acı vermek için değil elbette. Onlar geçti artık. Onları hatırladıkça, tatlı bir haz duymuyor muyuz yani? Biz o zaman tünelinden sürünerek gelenlerdeniz. Bunları depreştirerek direncimizin ne boyutlarda olduğunu söylemek için vurgu yapıyorum. “Zeval-i elem lezzettir ve zeval-i lezzet elemdir” diyen ne güzel söylemiş!

Sürünmeyi, lime lime edilmeyi, horlanmayı göze almayan çıkmasın bu yolculuğa! Bize eşlik etmesin, değil mi dostum? Acılar çekmeyen de, ağlamasını bilmeyen de, gülmeyi unutmayan da ve ama asla yaşamadan da vazgeçen bize eşlik etmesin! Etmesin elbette; ikimiz birlikte yarınlara sürünerek yol almaya, zirvelere adım adım tırmanmaya hazırız, o yeter.

Gelecek mektupta duygularımıza operasyon yapmayı sürdüreyim mi? Sen evet diyorsan, neden olmasın.

Kal sağlıcakla sevgili dostum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.