1500 yaşındaki köprünün saklı kalan eserleri gün yüzüne çıkacak

1500 yaşındaki köprünün saklı kalan eserleri gün yüzüne çıkacak

Bizans İmparatoru Justinianus tarafından yaptırılan 1500 yıllık tarihî köprünün gizli kalan eserleri, arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılacak.

Salih Hamurcu'nun haberi:

Altından iki kanal akan ve demiryolu geçen köprü, restorasyon yapılamaması ve yeterli tanıtılamaması yüzünden fazla turist tarafından ziyaret edilmiyor. Serdivan Belediyesi, köprüyü turizme kazandırmak için harekete geçti.

Ayasofya ile yaşıt Justinianus Köprüsü, Türkiye’nin en önemli tarihî eserleri arasında yer alıyor. Köprü, Karayolları Genel Müdürlüğü’nce 1995 yılında onarılıp taşıt trafiğine kapatıldı; ancak 1999 Marmara depreminde kemer ayaklarında çatlaklar oluştu. O dönemde köprünün restorasyonu için Karayolları’nın hazırladığı proje, Kültür Varlıkları’nı Koruma Kurulu’nca kabul edilmemişti. Altından iki kanal akan ve demiryolu geçen tarihî köprü, restorasyon yapılamaması ve yeterli tanıtılamaması yüzünden fazla turist tarafından ziyaret edilmiyor. Justinianus Köprüsü’nün bulunduğu alanın sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlemeye uygun olmasına rağmen bu özelliğinden yıllardır faydalanılamaması üzerine Serdivan Belediyesi harekete geçti. Görkemli tarihî köprüyü turizme kazandırmak isteyen belediye, köprünün saklı kalan eserlerini gün yüzüne çıkarmak için çalışma başlattı. Arkeolojik kazı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvuran belediye, köprünün restorasyonunu ve onarımını yaparak turizmi canlandıracak.

Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, 1500 yıllık tarihî köprünün bugüne kadar ihmal edildiğini söyledi. Yapacakları çalışmalarla köprünün hayat bulacağını belirten Alemdar, “Sanat tarihi hocamız ekibiyle beraber çalışma yapıyor. Bakanlığa müracaat ederek kazı için izin istedik. Köprü çevresinde temizlik çalışmaları yapılıyor. Temizlikten sonra etrafında yapılması gereken düzenlemeler ne var ne yok? Nelerin ortaya çıkması gerekiyor? Bunları sanat tarihçileri ortaya çıkaracak. Yapılacak kazılarla çevresindeki saklı kalmış eserler de gün yüzüne çıkacak.” diye konuştu.

Bakanlıktan kamulaştırma taleplerinin de olduğunu ifade eden Alemdar, şunları söyledi: “Vatandaşın yerini alırsak, kamulaştırırsak orada daha rahat çalışma imkanımız olacak. Köprü sayesinde Dünya Tarihî Kentler Birliği’ne üye olduk. Bu saatten sonra biz köprüyü öyle bir duruma getirmeyi arzu ediyoruz ki bütün dergilerde, bütün kataloglarda, tarihin konuşulduğu her türlü sahnede, platformda konuşulsun istiyoruz. Bundan sonraki süreçte bakımının, onarımının güçlendirilmesini yapmayı hedefliyoruz.”

Alemdar, Sapanca Gölü’nün kuzey yakasında yürüttükleri rekreasyon çalışmalarına köprüyü de dahil ederek, gölle köprü arasında yürüyüş alanları oluşturacaklarını sözlerine ekledi.

Sakarya Müze Müdür Vekili Arkeolog Mürşit Yazıcı da köprünün yakınında hamama benzeyen bir tarihî yapının bulunduğunu belirtiyor. Köprünün ne amaçla yapıldığının tespiti için köprü çevresinde arkeolojik kazı yapılması gerektiğini vurgulayan Yazıcı, “Bu sayede saklı kalmış birçok şey gün yüzüne çıkabilir. Köprüye genel itibarıyla baktığımız zaman gömük bir vaziyettedir. Burada yapılacak bir arkeolojik kazıda köprünün ayaklarının ne kadar derine indiği tespit edilebilir.” dedi.

Bizans döneminin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarından olan taş köprü, 384 metre uzunluğa, 9,85 metre genişliğine sahip. 12 kemer gözünden oluşan köprünün batı ucunda tak izi, doğu ucunda apsisli yapı ve köprü ile ilgili tonozlu yapı kalıntıları bulunuyor. Köprünün yapım amacıyla ilgili farklı görüşler ortaya atılıyor. İlk tez köprünün Sakarya Nehri üzerine yapıldığı, sonrasında nehrin yatağının değiştiği yönünde. İkincisi ise Sapanca Gölü’nün sularını Sakarya Nehri’ne boşaltan Çark Deresi üzerine yapıldığı görüşünü savunuyor.

Zaman