15 Temmuz ve bir öneri

Bazen çok büyük şerler'de çok büyük hayırlar saklıdır.

Eğer Allah nasip eder de atlatmaya çalıştığımız bu büyük belayı daha fazla kayıp vermeden, hızlı bir şekilde yaraları sarabilirsek, çok önemli kazanımlarda elde edeceğimizi belirtmek isterim.

Belki de en önemlisi tamamen bağımsızlığımızı kazanabileceğiz.

Zira ayaklanmaya çalışan bu milleti durdurmak için her türlü saldırı yapılmıştır.

Denemedikleri bir yol kalmadı.

En başta 7 Şubat MİT kriziyle start verildi.

Önce gezi hareketleriyle içerdeki bütün hücrelerini harekete geçirdiler olmadı.

Bu olay öylesine profesyoneldi ki her ülkenin baş edeceği türden değildi. Allah’ın inayeti ve bu büyük milletin sağduyusuyla atlatıldı.

Sonra 17- 25 Aralık yumuşak darbe girişimleriyle zorladılar.

Bu darbelerde her babayiğidin altından kalkacağı tarbeler değildi.

Her türlü ihanetin her türlü iftiranın uçuştuğu büyük toplumsal bulanıklığın had safhaya çıktığı insanların önünü bile göremediği bir kargaşalar zinciriydi.

Devleti tamamen tıkayacak, zincirleyecek bir hadiseydi.

Yine Allah’ın inayetiyle millet o darbeleri sandıkta boğdu.

Sonra MİT tırları hadisesiyle ülke sallandı.

Adeta Türkiye dünyaya bir savaş suçlusu gibi lanse edilmeye başlandı.

Oda kar etmedi…

Türkiye bir türlü teslim olmuyordu.

Şer güçleri daha çok akıl üretmeye devam ettiler.

Ellerinde malzeme çoktu.

Plan da çoktu.

Çünkü yüzyıldır tamamen esir aldıkları İslam coğrafyasında başlarına gelebilecek bütün hesapları yapmış hepsinin önlemini almışlardı.

İstedikleri an istedikleri planı devreye sokabiliyorlardı.

Her ülkede her alana istedikleri adamlarını yerleştirmiş bütün idarelerini ele geçirmişlerdi.

Onlardan habersiz kuş bile uçamazdı.

Zahiri manada gerçekten de böyleydi.

Mesela sadece Türkiye deki yapılanmasına kuş bakışı bakarsak şöyle bir tablo ortaya çıkar;

Alman ekolü, Fransız ekolü, İngiliz muhimmanları, CİA elemanları (ki Dünyada en çok etkili oldukları ikinci ülke Türkiye’dir. ), Mosad’ın yetiştirdikleri ve yerleştirdikleri insanlar, Mason locaları, KGB’nin konuşlandığı alanlar, dünyayı idare eden büyük ailelerin (mesela; rotschild ailesi; ki bu ailenin her ülkede nirengi noktalarına yerleştirdiği 99 isim mevcuttur. ) her ülkede olduğu gibi ülkemizde de yerleştirdikleri adamlar ve İran kuklalarıyla Vahabilerin etki alanları…

Kısaca dünyada söz sahibi olan bütün güçlerin bu ülkede bir koridoru bulunmaktadır.

Adeta ülke yüzyıldır kıskıvrak yakalanmış haldedir.

Bütün bunca düşmanların yanında belki de bunlardan da tehlikeli olan içerde ki alçak hainler (FETO yapılanması gibi bir sürü ihanet çetesi)…

Bu perspektiften baktığımızda batı için bu ülkeyi kontrol etmek hiçte zor olmayacaktı.

Ama bilmedikleri bir şey vardı.

-“Göklerden gelen bir karar…”

-“Kaderin üstünde de bir kader vardır.” gerçeği…

Evet sevgili dostlar!

-“Bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” sözüyle start alan bir saldırılar dizisiyle bu güne kadar geldik.

Önce Suriye darmadağın edildi.

Ardından PYD sahneye çıktı.

Ve İŞİD ile sürekli bir kuşatma başladı.

Dış politikada da tecrit süreci başladı.

Türkiye yalnızlaştırıldı.

Büyük bir stratejik kafa etrafımızı sarıyordu.

Önce son zamanlarda kazanılan potansiyel, tüketilecek sonra içerden vurulacaktı.

Yalnızlaştırma operasyonu bunun için yapılmış, içerde de keskin çizgilerle halk ayrıştırılıyordu.

“Tayyip düşmanlığı” ülkeyi ikiye bölüyordu.

En nihayet proje bir darbeyle sonlandırılacak, başta Türkiye sonra Türkiye’nin şahsında İslam âlemi en az bir yüzyıl daha esir edilecekti.

Ve işte bu gerçekler doğrultusunda 15 Temmuz’a geldik.

15 Temmuz’u hepimiz yaşadığımız için anlatmaya gerek yok.

Sadece bu günden sonra yepyeni bir çağın başladığını hatırlatıp bir iki tespit ve bir öneride bulunmak istiyorum.

Bu gece yaşananlar şunu gösterdi ki; her millet gerçek bir akıl etrafında toplanıp cesaretini ve yüreğini ortaya koyarsa bütün esaret zincirlerini kırabilir.

Türk milleti bu manada bütün insanlığa bir ilham kaynağı olmuştur.

Ayrıca bu gece bu millet çok önemli bir kazanım elde etti.

İslam âleminin önderliğini…

Allah adına bir vatan nasıl savunulur, onu gösterdi.

Gelelim önerime;

Bu gece bu geceden sonra bu milletin tuttuğu demokrasi nöbeti çok güzel sonuç doğurdu.

Ne kadar çok ve önemli ortak paydamız olduğunu ve birbirimizi sevmemiz için ne kadar güzel değerlerimizin olduğunu gösterdi.

Ve ayrıca nasılda duygusal ve ma’nevi coşkunluklara ihtiyacımız olduğunu gördük.

Önerimde işte bu gerçekler ışığında aklıma geldi.

Başka memleketleri bilmiyorum ama yaşadığım ilçede muhteşem bir duygu keşfettik.

Önce bütün ilçe olarak ilçe meydanında toplu sabah namazı kıldık.

Ardından bütün ilçe olarak bir yatsı namazı kıldık.

Ve inanın bu namazlar bütün mele-i alayı alkış tufanına gark ettiğini hissediyorum.

Öyle muazzam bir hadise idi ki tarif edilemez.

Dolayısıyla diyorum ki:

Gelin bundan sonra her sene 15 Temmuzda demokrasi ve hürriyet bayramı adı altında bütün ülkede bütün il ve ilçelerde en azında yatsı namazını toplu kılalım ve o geceyi sabaha kadar manevi coşkulu duygularla kutlayalım. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum